Rehin Hakkı
A. TANIMI
Rehin hakkı, alacağın ifası için malvarlığı değerinin güvence oluşturduğu, borçlunun borcunu ifa etmemesi halinde hak sahibinin bu değeri paraya çevrilmesini talep edebilmesini sağlayan bir ayni haktır.
B. ÖZELLİKLERİ
Sınırlı Ayni Hak Olması
Rehin hakkı aynı bir hak olmakla beraber, mülkiyet hakkına oranla sınırla yetkiler içerdiği için sınırlı ayni hak olarak nitelendirilmektedir. Rehin hakkı kişiye yalnızca tasarruf yetkisi tanır. Oysa mülkiyet hakkı ayni haktan meydana gelen kullanma, yararlanma ve tasarruf etme yetkilerine haizdir.
Güvence Oluşturması
Rehin hakkının hukuksal ve ekonomik açıdan temel işlevi bir alacağı güvence(teminat) oluşturmasıdır. Rehin hakkı, şeyin bizzat ‘’maddi varlığı’’ yerine ‘’değeri’’ ni ifade eder. Borçluya karşı birden fazla alacaklının varlığı halinde rehinli mal paraya çevrilirse öncelikle rehin hakkı sahibi alacağını tahsil eder; bakiye kalması halinde diğer (adi) alacaklıların bundan yararlanması mümkün olabilecektir.
Feri Hak Olması
Rehin hakkı alacak hakkının ferisidir. Rehin hakkının doğması için alacağın doğmuş olması gerekir. Rehin hakkının oluşturduğu teminat alacakla sınırlıdır. Alacak sona ermişse rehin hakkı da sona erecektir.
Örneğin;1. derecede ipotekte güvence miktarı 300.000,00 TL, ana para borcu 200.000,00 TL, bu durumda güvence miktarı alacak miktarı olan 200,000,00 TL ile sınırlı olacaktır.
Sınırlı Sayı İlkesine Tabi Olması
Kanunun izin verdiği hakkın yine kanunun öngördüğü şekilde kurulmasıdır. Kanunda belirtilmeyen veya kanunda öngörülen yapıdan başka bir şekilde meydana getirilen ayni haktan söz edilemez.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E. 2004/14-464, K. 2004/588, T. 10.11.2004
‘’…Teminat sözleşmesinin kurulması amaçlanıp da görünüm olarak gayrimenkul satış vaadi biçiminde düzenlenmesi halinde gerçek bir gayrimenkul satış vaadinden söz edilemez. Hukuk sistemimizde şahsi teminat, kefalet; ayni teminat, taşınmazlar için ipotektir. Gayrimenkul satış vaadi sözleşmeleri teminat olarak kullanılamaz. Borçlar Kanunun 18 nci maddesi uyarınca muvazaa sebebiyle geçerli olmayan böyle bir sözleşmeye dayalı olarak tescil kararı verilemez…’’
C. TAŞINMAZ REHNİ
Taşınmaz rehni, hak sahibine bir taşınmazın değerinden alacağını elde etme yetkisi veren sınırlı bir ayni haktır. Taşınmaz rehni çeşitleri ‘’ipotek’’, ‘’ipotekli borç senedi’’ve ‘’irat senedi’’dir. Türk Medeni Kanunu’na göre bu üç tür taşınmaz rehni dışında herhangi bir taşınmaz rehni kurulamaz. Uygulamada ipotekdışındaki taşınmaz rehin türlerinin kullanım alanın bulunmadığını söyleyebiliriz.
İpotek
İpotek, teminat altına alınan alacağa bağlı bir haktır. Alacak için ipotek verilmesi borçlunun kişisel sorumluluğunu ortadan kaldırmaz; bu sorumluluğun yanında bir de ipotek dolayısıyla taşınmazla sorumluluk meydana gelmiş olur. Borçlunun mutlaka ipotekli taşınmazın maliki olmasına da gerek yoktur (TMK 881/2)1.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi E. 2019/348, K. 2019/984, T. 13.02.2019
‘’Somut olayda, taşınmaz aile konutu niteliğindedir. Davalı eş dava konusu aile konutunun bulunduğu taşınmaz üzerinde diğer davalı banka lehine ipotek tesis etmiş, bu işlem sırasında davacı eşin açık rızası alınmamıştır. Hukuk Genel Kurulunun 15.04.2015 tarih ve 2013/2-2056 esas, 2015/1201 karar sayılı kararında açıkça ifade edildiği ve Dairemizce de aynen benimsendiği üzere eşin açık rızası alınmadan yapılan işlemin geçerli olduğunu kabul etmek imkansızdır.’’
D. TAŞINIR REHNİ
Bir alacağı teminat altına almak için bir taşınır eşya, hayvan, hak veya alacak üzerinde kurulan bir yük olup rehinli alacaklıya borcun yerine getirilmemesi halinde teminat konusu eşyayı paraya çevirterek alacağını tahsil etme yetkisi sağlar. Taşınır rehni düzenlemeleri yalnızca Medeni Kanun ile sınır olmayıp mevzuatımızda yer alan çeşitli kanunlarda farklı rehin tipleri düzenlenmiştir2.
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi E. 2019/4524, K. 2019/3946, T. 11.0.2019
‘’…Somut olayda,…Limited ile alacaklı banka arasında 12.03.2013 tarih ve 168/2012 numaralı 39.000.000 ABD Doları ana para bedelli kredi sözleşmesi imzalandığı, 24.07.2013 tarihli İnşa Halindeki Gemi (Yeni İnşa ) İpoteği Sözleşmesinde borçlunun kredi sözleşmesi nedeniyle doğmuş ve doğacak borçlarının teminatı olarak takibe konu NB 005 isimli 9672272 IMO numaralı gemi ile M/V … isimli 9672272 IMO numaralı gemi üzerinde 50.700.000 ABD Doları bedelle üst sınır ipoteği tesis edildiği görülmekle, bu gemiler üzerine kurulu ipoteklerin toplu ipotek olduğunun kabulü gerekir. Bu durumda, alacaklı tarafından, TMK’nın 873/3. maddesi uyarınca; toplu ipoteğe konu gemiler hakkında aynı anda takibe girişilip birlikte satışının istenilmesi zorunlu olup, aynı borç için, … 10. İcra Müdürlüğü’nün 2017/1740 Esas sayılı dosyası üzerinden gemilerin ipotek limitleri dahilinde ayrı bir takibe girişilmesi doğru olmadığından, mahkemece takibin iptaline karar verilmesi gerekirken, şikayetin reddi yönünde hüküm tesis edilmesi ve borçlunun istinaf başvurusunun Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine karar verilmesi isabetsizdir…’’
E. LEX COMMİSSORİA YASAĞI
Rehin hakkı rehin alana rehin konusu malın mülkiyetini kazandırmadığı gibi, bu sonucu kaçınılmaz veya zorunlu şekilde sağlayacak imkânı da vermez. Rehin veren kimse şeyin mülkiyetini rehin alana geçirmek istemez. Borçlu borcunu ifa etmeyi hedefler, fakat ifa edilememesi halinde alacaklıya şeyin paraya çevrilmesi yetkisi verilir. Buna göre TMK. M. 873/2 hükmü, borcun ödenmemesi halinde rehinli taşınmazın mülkiyetin alacaklıya geçeceğine ilişkin sözleşme hükümlerinin geçersiz olacağını emreder. Buna lex commissoriayasağı (pactum commissoria)denir. Lex commissoriaanlaşması kesin hükümsüzdür3.
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E. 2011/10403, K. 2011/13431, T. 3.11.2011
‘’…Türk Medeni Kanununun 873. maddesi hükmü gereğince borçlu borcunu ödemediği takdirde alacaklıya taşınmazı temellük etme hakkı veren her türlü sözleşme geçersizdir. Bu kuralın alacaklının borçlunun ödememe halinden yararlanarak taşınmazı elde etmesini önlemek amacıyla getirildiği kuşkusuzdur. Anılan bu kural Roma Hukukundan gelen “Lex commissoria yasağı” olarak bilinir. Ne var ki, başlangıçtaki temlik “inançlı temlik” olarak yapılmışsa yapılan bu temlik geçerlidir. Zira inançlı temlikte alacaklının borçlunun borcunu ödeyememesi halinde temlik edilen taşınmazı hileli bir şekilde ele geçirmek gibi bir amacı yoktur. Bu gibi işlemlerde mülkiyet daha baştan alacaklı yana geçirilmekte borç ödendiği takdirde borçluya mülkiyeti iade hakkı tanınmakta ve fakat bu şart gerçekleşmezse mülkiyet alacaklı tarafta kalmaktadır. Böyle bir sözleşme ifa yerini tutan edimle borcun ödenmesi niteliği taşır…’’
1 SİRMEN, Lale, Eşya Hukuku, 6. Baskı, Ankara, Yetkin Yayınları, 2018, s. 1006-1007
2 OĞUZMAN, Kemal – SELİÇİ, Özer – OKTAY ÖZDEMİR, Saibe, Eşya Hukuku, 21. Baskı, İstanbul, Filiz Kitabevi, 2018, s. 580
3ACAR, Faruk, Rehin Hukuku Dersleri, 2. Bası, İstanbul, Vedat Kitapçılık, 2017, s.111