Konkordato Sürecinde Rehinli Alacakların Durumu Hakkında Genel Değerlendirme
15.03.2018 tarih ve 30361 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 7101 sayılı İcra ve İflas Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile birlikte konkordato mali yapısı bozulan gerçek ve tüzel kişilerin borçlarını yapılandırarak ödeme imkanına kavuştukları bir müessese haline gelmiştir.
İcra ve İflas Kanununun 287. Maddesinde aynen; “Konkordato talebi üzerine mahkeme, 286 ncı maddede belirtilen belgelerin eksiksiz olarak mevcut olduğunu tespit ettiğinde derhâl geçici mühlet kararı verir ve 297 nci maddenin ikinci fıkrasındaki hâller de dahil olmak üzere, borçlunun malvarlığının muhafazası için gerekli gördüğü bütün tedbirleri alır.” şeklinde hüküm bulunmakta olup bu hüküm kapsamında konkordato başvurusunda bulunan borçlu, mahkeme tarafından kapsamlı şekilde koruma altına alınmaktadır.
- REHİN İLE TEMİNAT ALINA ALINMIŞ ALACAKLAR BAKIMINDAN KONKORDATO SÜRECİ
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’ nun “Kesin mühletin rehinli alacaklılar bakımından sonuçları” başlıklı 295. Maddesi aynen; “Mühlet sırasında rehinle temin edilmiş alacaklar nedeniyle rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatılabilir veya başlamış olan takiplere devam edilebilir ancak bu takip nedeniyle muhafaza tedbirleri alınamaz ve rehinli malın satışı gerçekleştirilemez.”Şeklinde düzenleme bulunmaktadır.
Dolayısıyla konkordato sürecinde olan gerçek ve tüzel kişiler aleyhine ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatılabilmekle birlikte, muhafaza tedbiri alınamamakta ve ilgili taşınmazın satışı istenememektedir.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nda muhafaza tedbirlerinin tanımı yapılmamıştır.Ancak kanundaki düzenleme ve öğretideki görüşleri dikkate alarak, muhafaza tedbirlerini; “Tüm alacaklıların menfaatlerini korumak ve bu nedenle daha sonra verilebilecek iflas kararının icrasında alacaklıların ve iflas masasının zararına olabilecek işlemlere engel olmak amacını taşıyan önlemler” olarak tanımlayabiliriz.
Konkordato sürecinde karşımıza sıklıkla çıkan hukuki işlemlerden biri de konkordato başvurusunda bulunan aleyhine alacaklılarından biri veya birkaçı tarafından ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla başlatılan icra takibi kapsamında ilgili taşınmazın kiracısına, İİK. 150/b gereğince gönderilen muhtıra ile kira ödemelerinin icra dosyasına yapılması bildirimidir.
Bu süreçte icra müdürlüğü tarafından İİK. 150/b gereğince gönderilen muhtıra ile konkordato başvurusunda bulunanın kira alacaklarının haczedilmesi’ nin İİK 295 çerçevesinde “muhafaza tedbiri” mahiyetinde olup olmadığı tartışmalıdır. Gerek İstinaf Mahkemesi gerekse de Yargıtay kararlarında ipotekli taşınmazın kiracısına işleyecek kiraların icra dairesine ödenmesi için muhtıra gönderilmesi İİK. nun kapsamında muhafaza tedbiri niteliğinde olmadığı, ipotekli icra takibinin devamı niteliğinde ve bunun doğal sonucu olan bir işlem olduğu yönünde hüküm tesis edilmektedir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi’ nin 6.2.2020 tarih 2019/3793 E. 2020/346 K. Sayılı kararında;
“İstanbul … İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyasında başlatılan ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibi sırasında ipotekli taşınmaz üzerinde bulunan kiracıların kira paralarının İİK’nun 150/b. Maddesi gereğince icra dosyasına yatırılması konusunda muhtıra çıkarıldığı, davacılar vekilinin buna itiraz ederek kira bedellerinin kendilerine ödenmesi gerektiğini, zira işlemin muhafaza tedbiri niteliğinde olduğunu ileri sürerek ihtiyati tedbir kararı talep ettiği, mahkemece talebin reddedildiği anlaşılmaktadır. Yargıtay 12.Hukuk Dairesinin 21/02/2006 Tarih ve 144/3220 E.K. sayılı kararında da açıkça işaret edildiği üzere, ipotekli taşınmazın kiracısına işleyecek kiraların icra dairesine ödenmesi için muhtıra gönderilmesi İİK.nun 159/1.maddesi kapsamında muhafaza tedbiri olmayıp, ipotekli icra takibinin devamı niteliğinde ve bunun doğal sonucu olan bir işlemdir.”
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’ nin 20.03.2017 tarih 2016/12827 E. 2017/4194 K. sayılı kararında;
“…Muhafaza tedbirleri, iflas talebini inceleyen ticaret mahkemesinin, borçlunun iyi niyetli olmaması, yani malları kaçırmaya, gizlemeye çalışması hallerinde, İİK’nun 159/1. maddesi uyarınca aldığı tedbirler olup, bu tedbirlerin neler olduğu kanunda sayılmış değildir. İpoteğin paraya çevrilmesi yolu ile icra takibinde, İİK’nun 150/b maddesine göre, ipotekli taşınmaz kiracılarına, işleyecek kiraların icra dairesine ödenmesi için muhtıra gönderilmesi, İİK’nun 159/1. maddesi kapsamında muhafaza tedbiri olmayıp, ipotekli icra takibinin devamı niteliğinde ve bunun doğal sonucu olan bir işlemdir…”
Ancak konkordato süresince birçok mahkemenin İİK. 150/b gereğince gönderilen muhtıra çerçevesinde konkordato başvurusunda bulunanın kira alacaklarının haczedilmesinin İİK m. 295 çerçevesinde “muhafaza tedbiri” mahiyetinde olduğunu kabul etmek suretiyle kira ödemelerinin konkordato dosyasına yapılması yönünde karar tesis ettiklerini görmekteyiz.
- LEHİNE İPOTEK VERİLENİN KONKORDATO İLAN ETMESİ HALİ
İpotek, kanunda düzenlenmiş bir rehin türü olarak alacaklının mevcut ya da doğması muhtemel alacağını güvence altına almak amacıyla kurulan ayni bir teminattır. İpotekli taşınmazın sahibinin alacaklı-borçlu dışında başka bir kişi olmasında kanuni bir engel bulunmamaktadır. Dolayısıyla borçlunun mutlaka ipotekli taşınmazın sahibi olması gerekmemektedir. Bir kişi borçlusu olmadığı bir borç için kendi taşınmazını ipotek ettirebilmekte olup bu duruma üçüncü kişi lehine ipotek denilmektedir.
2004 sayılı İİK’ nın 149. maddesinde;
“İcra müdürü, ibraz edilen akit tablosunun kayıtsız şartsız bir para borcu ikrarını ihtiva ettiğini ve alacağın muaccel olduğunu anlarsa, borçluya ve taşınmaz üçüncü şahıs tarafından rehnedilmiş veya taşınmazın mülkiyeti üçüncü şahsa geçmiş ise ayrıca bunlara birer icra emri gönderir.”
4721 sayılı Türk Medeni Kanun’un 887. maddesinde;
“İpotekli taşınmazın maliki borçtan şahsen sorumlu değilse, alacaklının ödeme isteminin ona karşı etkili olması, bu istemin hem borçluya, hem kendisine karşı yapılmış olmasına bağlıdır.”
Şeklinde düzenlemeler yer almaktadır.
Anılan maddelerin içeriğinden; asıl borçlu ile ipotek veren arasında zorunlu takip arkadaşlığının bulunması nedeniyle haklarında birlikte takip yapılması gerektiği, asıl borçlu ile ipotek veren üçüncü kişinin zorunlu takip arkadaşı olduğu anlaşılmaktadır.
Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 02.07.2019 tarih ve 12-760 E., 838 K sayılı kararında
İİK’nın 149 ve 149/b maddeleri ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takipte ipotek veren üçüncü kişi ise takip talebinin borçlu kısmında asıl borçlu ile birlikte ipotek veren üçüncü kişinin de taraf olarak gösterilmesini düzenlemektedir. Bu hükümlere göre asıl borçlu ile ipotek veren üçüncü kişi arasında şekli mecburi takip arkadaşlığı vardır. Takip talebi dava dilekçesine benzetilir ise davacının (alacaklının) takip talebinde ipotek veren üçüncü kişi ve asıl borçluya karşı birlikte takip yapması ve takibi bu borçlular aleyhine sonuna kadar ( satış dahil ) birlikte sürdürmesi gerekmektedir.
Şeklinde hüküm tesis edilmiştir.
Konkordato alacaklısının alacağı üçüncü kişi tarafından verilmiş bir rehinle teminat altına alındı ise, bu alacağın konkordato nisabında gözetileceği öğretideki baskın görüşüoluşturmaktadır. Yargıtay’ ın yerleşik içtihatları da bu yöndedir.
Dolayısıyla İİK 295 hükmünün; hakkında konkordato tedbirleri kararı verilmiş olan gerçek veya tüzel kişiler lehine ipotek vermiş olan üçüncü kişiler hakkında da uygulanması gerektiği anlaşılmaktadır.
- KONKORDATO PROJESİNİN TASDİK KARARINDA REHİNLİ ALACAKLAR
Konkordatonun tasdiki kararında alacaklıların hangi ölçüde alacaklarından vazgeçtiği ve borçlunun borçlarını hangi takvim çerçevesinde ödeyeceği belirtilir. Kararda, tasdik edilen konkordatonun yerine getirilmesini sağlamak için gerekli gözetim, yönetim ve tasfiye tedbirlerini almakla görevli bir kayyım tayin edilebilir. Tasdik kararı mahkemece, ilân olunarak ve ilgili yerlere bildirilir.
Tasdik edilen konkordato tüm alacaklıları bağlayıcı bir niteliğe sahiptir. Bağlayıcı hâle gelen konkordato, konkordato talebinden önce veya komiserin izni olmaksızın mühlet içinde doğan bütün alacaklar için mecburidir. Konkordatonun mühlet verilmesinden önce veya komiserin izni olmaksızın mühlet içerisinde doğmuş olan tüm alacaklar bakımından zorunlu olmasının istisnası ile rehinli alacaklar, imtiyazlı alacaklar ve kamu alacaklarıdır. (İİK 308/c-3)
Ancak borçlunun talebi halinde, İİK 307. maddede öngörülen şartlar bulunduğu takdirde rehinli malın muhafazaya alınması ve satışı tasdik kararının itibaren bir yılı geçmemek üzere ertelenebilir. Bu şartlar aşağıdaki gibidir:
a) Rehinle temin edilen alacak konkordato talebinden önce doğmuş olmalıdır.
b) Rehinle temin edilen alacağın konkordato talep tarihine kadar ödenmemiş faizi bulunmamalıdır.
c) Borçlu rehinli malın, işletmenin faaliyeti için zorunlu olduğunu ve paraya çevrilmesi durumunda ekonomik varlığının tehlikeye düşeceğini yaklaşık olarak ispat etmiş olmalıdır.