Gemi İpoteği
Bilindiği üzere, özüne zarar verilmeksizin bir yerden başka bir yere taşınabilen eşyalara taşınır eşya denir.[1]Ancak istisnai olarak, ekonomik değeri itibariyle özel kabul edilen bazı taşınırlar, taşınmaz olarak değerlendirilmekte ve kanunlar vasıtasıyla taşınmaz hükümlerine tabi tutulmaktadır. Konumuza esas teşkil eden gemiler de hukuki rejimleri bakımından taşınmazlara yaklaşan taşınırlardandır. Nitekim gemiler üzerinde tesis edilecek rehin hakkı da taşınır rehinlerinden ayrı olarak gemi ipoteği olarak nitelendirilmiştir.
TTK 1014. Maddesi: “Bir alacağı teminat altına almak için gemi üzerinde ipotek kurulabilir. Gemi ipoteği alacaklıya, alacağını, geminin bedelinden alma yetkisini verir. Sicile kayıtlı gemilerin sözleşmeye dayalı rehni sadece gemi ipoteği yolu ile sağlanır.”hükmünü amirdir. Bu maddeden de anlaşılacağı üzere sicile kayıtlı gemiler bakımından söz konusu olabilecek tek rehin türü taşınmazların rehninde kullanılan ipotektir.
I. Geminin Tanımı
Gemi, Türk Ticaret Kanunu 931. Maddesinde:
“Tahsis edildiği amaç, suda hareket etmesini gerektiren, yüzme özelliği bulunan ve pek küçük olmayan her araç, kendiliğinden hareket etmesi imkânı bulunmasa da bu Kanun bakımından “gemi” sayılır.”
Şeklinde tanımlanmıştır. Kanun maddesinden açıkça anlaşılacağı üzere bir aracın gemi sıfatını haiz olabilmesi için bazı şartların sağlanmış olması gerekmektedir. Bu şartlar kısaca:
- Bir deniz aracı olmalıdır.
- Bu araç pek küçük olmamalıdır.
- Yüzme özelliğine sahip olmalıdır.
- Bu aracın tahsis amacı suda hareket etmesine bağlı olmalıdır.
Şeklinde özetlenebilir. Bu hususların doğru değerlendirilmesi aracın, gemi niteliğini haiz olup olmayacağı ve tâbi olacağı hukuki rejimin tespiti bakımından önem arz etmektedir. Zira yapılacak hukuki değerlendirmelerde araç, gemi sıfatını haiz ise TTK hükümlerine, gemi sıfatını haiz değilse veya bu sıfatı kaybetmişse Medeni Kanun hükümlerine tabi olacaktır. Doktrinde aksine görüşler de olsa yukarıda bahsetmiş olduğumuz şartların bir bütün olarak mevcut olması gerektiği, hâkim görüştür. Dolayısıyla hâkim görüş doğrultusunda gemi vasfı, yukarıdaki şartlar bir bütün halinde sağlandığı takdirde kazanılacaktır.
II. Geminin Hukuki Mahiyeti
Türk Ticaret Kanunu 936. Maddesinde geminin hukuksal niteliği: “Sicile kayıtlı olup olmadıklarına bakılmaksızın bütün gemiler bu Kanunun ve diğer kanunların uygulanmasında taşınır eşyadandır.” şeklinde ifade edilmiştir. Keza gemiler Türk Medeni Kanunu’nda da menkul mal olarak kabul edilmektedir. Bununla birlikte Medeni kanunun bazı maddelerinin (429/1-2, 444, 523, 635) tatbikinde gayrimenkul mallar tabiri içerisine gemiler de dahil kabul edilmektedir. Bu durum Türk Ticaret Kanunu’nun “Taşınmazlarla ilgili hükümlerden gemilere uygulanacak olanlar” başlıklı 937. Maddesinin 2. Fıkrasında: “Türk Medenî Kanununun 429 uncu maddesinin birinci fıkrasının (2) numaralı bendi ile 444 üncü, 523 üncü ve 635 inci maddelerinin uygulanmasında, “taşınmaz” terimine yapı hâlinde veya tamamlanmış olan bütün gemiler ve “tapu sicili” terimine “gemi sicilleri” de dâhildir.” Şeklinde ifade edilmiştir. Görüleceği üzere gemi her ne kadar taşınır mal olarak kabul ediliyor olsa da tabi olduğu hukuki rejim taşınmaz malların tabi olduğu rejim ile oldukça benzerdir. Bunun sonucu olarak gemi ipoteği konusunda taşınmaz mal rejiminin etkileri yoğun bir şekilde görülmektedir.
Nitekim TTK 1014. Maddesi: “Bir alacağı teminat altına almak için gemi üzerinde ipotek kurulabilir. Gemi ipoteği alacaklıya, alacağını, geminin bedelinden alma yetkisini verir. Sicile kayıtlı gemilerin sözleşmeye dayalı rehni sadece gemi ipoteği yolu ile sağlanır.”hükmünü amirdir. Bu maddeden de anlaşılacağı üzere sicile kayıtlı gemiler bakımından söz konusu olabilecek tek rehin türü taşınmazların rehininde kullanılan ipotektir.
II. Gemi İpoteğinin Tanımı ve Kapsamı
Doktrinde bazı yazarlar tarafından “taşınır ipoteği” olarak da anılan Gemi ipoteği, bağlı olduğu alacak yerine getirilmezse hak sahibine ipotek konusu geminin mülkiyetini paraya çevirmek ve bu elde edilen meblağ üzerinden öncelikle tatmin edilmek yetkisini tanıyan sınırlı bir ayni haktır.[2]Bir başka deyişle gemi ipoteği, sicile kayıtlı bir gemi veya payı üzerinde bir alacağı temin için tesis olunan ve alacaklıya geminin bedelinden alacağını alma salahiyeti veren bir ayni haktır.[3]
Gemiler üzerindeki rehin hakları; gemi ipoteği, gemiler üzerinde kanuni rehin hakkı ve teslimi meşrut rehin olarak sınıflandırılmaktadır. Gemi ipoteği diğer rehin haklarından farklı olarak sadece sicile kayıtlı gemilerde söz konusu olabilen bir rehin türüdür. Ancak az sonra bahsedeceğimiz üzere istisnai olarak Türk Gemi Siciline kayıtlı olmayan gemiler üzerinde de tesis edilmesi mümkün olabilmektedir.
Türk Ticaret Kanunu 1020. Maddesinde de belirtildiği üzere gemi ipoteğinin kapsamı hakkında Türk Medeni Kanun’un 862. Ve 863. Maddeleri uygulanmaktadır. Buna göre gemi ipoteğinin kapsamına gemi, bütünleyici parça, eklenti, gemi yerine geçen satış veya kamulaştırma bedeli ve tazminat talepleri girmektedir.[4]
Bu noktada belirtmek gerekir ki; bütünleyici parçalar gemiden geçici bir amaç için olmamak şartıyla uzaklaştırılırsa gemi ipoteği bunları kapsamayacaktır. Ancak söz konusu parçalar gemiden kalıcı olarak uzaklaştırılmadan önce alacaklı lehine gemiye el konulduğu takdirde, gemiden uzaklaştırılmış olan bu parçalar da ipotek kapsamında kabul edilecektir.
Eklentiler bakımından gemi malikinin mülkiyetinde bulunmayan eklentiler rehnin kapsamına dahil değildir. Alacaklı lehine gemiye el konulmadan önce devredilerek gemiden uzaklaştırılmış olan eklentiler de ipotek kapsamında kabul edilmeyecektir.
IV. Gemiler Üzerindeki Kanuni Rehin Hakkı- Gemi Alacaklısı Hakkı
Gemi alacağının doğması ile birlikte rehin hakkı meydana gelmektedir. Bu durum TTK 1321. Maddesinde: “Gemi alacağı, sahibine, gemi ve eklentisi üzerinde kanuni rehin hakkı verir.” Şeklinde ifade edilmiştir.Görüldüğü üzere gemi alacaklısı hakkı, kanundan doğan rehin hakkı himayesine sahip olduğundan, sicile kayıtlı olup olmadığına bakmaksızın bütün gemilerde doğar.[5]
Gemi alacakları, alacaklıya talep hakkının yanı sıra; diğer alacaklardan farklı olarak öncelik hakkı, kanuni rehin hakkı gibi birtakım haklar sağlamaktadır. Bu nedenle hangi alacakların gemi alacağı niteliğini haiz olduğu TTK 1320 sayılı maddesinde tahdidi olarak sayılmıştır. Bu maddeye göre:
a. Ülkelerine getirilme giderleri ve onlar adına ödenmesi gereken sosyal sigorta katılma payları da içinde olmak üzere, gemi adamlarına, gemide çalıştırılmakta olmaları dolayısıyla ödenecek ücretlere ve diğer tutarlara ilişkin istem hakları.
b. Geminin işletilmesi ile doğrudan doğruya ilgili olarak karada veya suda meydana gelen can kaybı veya diğer bedensel zararlardan doğan alacaklar.
c. Kurtarma ücreti.
d. Liman, kanal, diğer su yolları, karantina ve kılavuzluk için ödenecek resimler.
e. Gemide taşınan eşya, konteynerler ve yolcuların eşyalarına gelecek olan zıya veya hasar dışında, geminin işletilmesinin sebep olduğu maddi zıya veya hasardan doğan ve haksız fiile dayanan alacaklar.
f. Müşterek avarya garame payı alacakları, gemi alacağı teşkil etmektedir.
V. Gemi İpoteği Tesisi
Kural olarak bir gemi üzerinde ipotek tesis edilebilmesi için, bu geminin Türk gemi siciline kayıtlı olması gerekmektedir. Ancak bu kural mutlak bir kural değildir. Gemi ipoteğinin istisnai olarak Türk Gemi Siciline kayıtlı olmayan gemiler üzerinde de tesis edilmesi mümkündür. Örneğin yabancı bir ülkede iktisap edilip henüz Türk Gemi Siciline tescil edilmemiş olan gemilerde ipotek, bayrak şahadetnamesine şerh verilmek suretiyle tesis edilebilmektedir. Bu durumda şerh, tescil hükmündedir.[6]
TTK 1015. Maddesi: “Gemi ipoteğinin kurulması için geminin maliki ile alacaklının gemi üzerinde ipotek kurulması hususunda anlaşmaları ve ipoteğin gemi siciline tescil edilmesi şarttır. İpoteğin kurulmasına ilişkin sözleşmelerin yazılı şekilde yapılması ve imzalarının noterce onaylanması gerekir. Bu anlaşma gemi sicil müdürlüğünde de yapılabilir. Bu şekillerden birine uygun olarak yapılmadıkça ipoteğin kurulmasına dair anlaşma geçerli olmaz.” Hükmünü amirdir. Hükümden de anlaşılacağı üzere gemi ipoteğinin tesisi için öncelikle malik ile alacaklının bu hususta anlaşmış olmaları gerekmektedir. Malik olmayan birisi ile yapılan anlaşma geçerli olmayacaktır. İpotek tesisine dair malik ile alacaklı arasındaki bu anlaşmanın yazılı şekilde yapılması ve imzaların noterce onaylanması şarttır. Söz konusu ipotek anlaşması gemi sicil müdürlüğünde de yapılabilir.[7] Ancak anlaşma gemi sicili müdürlüğünde yapılmamış ise yazılı şekle ilaveten imzaların noterce onanması da şart olarak aranmaktadır.
Bahsetmiş olduğumuz bu düzenlemeler emredici hüküm niteliğinde olduğundanyazılı yapılmayan ipotek anlaşması geçersiz olacaktır. Ancak bazı hallerde ipotek anlaşması yapılmaksızın gemi ipoteğinin tescilini talep hakkı bir kanun hükmünden de doğabilir. Bu kapsamda tersane sahiplerine tanınmış olan ipotek talep hakkı örnek gösterilebilir. Zira Türk Ticaret Kanunu’nun 1013. Maddesinde bu durum: “Tersane sahibi, geminin yapımı ve onarımından doğan alacakları için, o yapı veya gemi üzerinde, bir ipoteğinin tescilini isteme hakkına sahiptir.” Şeklinde ifade edilmiştir. Görüleceği üzere tersane sahibinin, geminin yapımından veya onarımından doğan alacağı bakımından gemi ipoteği talebi hakkı açıkça kanundan doğmaktadır.
Bu noktada belirtmek gerekir ki; ipotek anlaşmasının yapılması ile ipotek hakkı meydana gelmeyecektir. Tescilden önce kanunun öngördüğü şekilde yapılmış ipotek anlaşması, alacaklıya ipoteğin tescilini talep hakkı vermektedir. Gemi ipoteğinin tescili kurucu tescil niteliğinde olduğundan ipotek, tescil ile kurulmuş olacaktır.
İpoteğin tesisi malikin tescil dilekçesi veya tescil yaptırabilmesi için alacaklıya vereceği muvafakatname üzerine sicil memuru tarafından yapılmaktadır. Malikin ipoteğin tescilinden kaçınması durumunda mahkemeden tescil kararı verilmesi istenebilir. Mahkemenin tescil kararı, tescil talebi veya muvafakatname yerine geçecektir.[8]
İpoteğin tesisi sırasında, alacak miktarı belli değil veya değişken ise hakiki miktarı daha sonra tespit olunmak üzere ipoteğin temin edeceği alacağın üst sınırının tayin edilmesi şarttır. Bu durum TTK’da 1016. Maddenin 3. Fıkrasında: “Alacağın miktarı belirli değil veya değişken ise, gerçek miktarı zamanında saptamak üzere, ipoteğin teminat altına alacağı alacak miktarının üst sınırı belirlenerek gemi siciline tescil edilir; alacak faizli ise, faizleri de üst sınır kapsamında sayılır.” Şeklinde ifade edilmiştir.
VI. Teslim Şartı Aranmayan Taşınır Rehini – Gemi İpoteği
TMK 939. Maddesinde yer alan: “Kanunda öngörülen ayrık durumlar dışında taşınırlar, ancak zilyetliğin alacaklıya devri suretiyle rehnedilebilir.”Hükmü gereği kural olaraktaşınır malların rehininde teslim şarttır. Ancak gemiler her ne kadar taşınır mal olarak kabul edilse de kayıtlı olduğu sicile yazılmak suretiyle teslim şartı aranmadan üzerlerinde rehin kurulması mümkündür. Bu durum Medeni Kanun 940. Maddesinde: “Gerçek veya tüzel kişilerin alacaklarının güvence altına alınması için, kanun gereğince bir sicile tescili zorunlu olan taşınır mallar üzerinde, zilyetlik devredilmeden de, taşınır malın kayıtlı bulunduğu sicile yazılmak suretiyle rehin kurulabilir.” Şeklinde ifade edilmiştir. Bu doğrultuda gemi ipoteğinin, teslim şartı aranmayan bir taşınır rehini olarak ifade edilmesi yerinde olacaktır. Zira gemi ipoteği, geminin kaydedildiği sicile yapılan bir tescil işlemi ile gerçekleşen ve gemi malikinin dolaysız zilyetliğini kaybetmediği bir rehin türüdür. Dolayısıyla taşınır rehininden farklı olarak malik geminin dolaysız zilyedi olduğundan gemiyi kullanabilecek ve semerelerinden yararlanabilecektir.
Hukuk sistemimizde gemilere bu şekilde bir nevi ayrıcalık tanınmasının temelinde taşınır rehninin teslime bağlı olmasının geminin deniz ticaretinde kullanılmasına engel teşkil edecek olması ve geminin alacaklıya teslimi halinde alacaklının gemiyi muhafaza etmek için pek çok masrafa ve külfete katlanmak zorunda kalacak olması nedenleri yatmaktadır.
VII. Gemi İpoteğinin Çeşitleri
a. Üst Sınır İpoteği
Yukarıda da bahsetmiş olduğumuz üzere gemi ipoteği, ipotekle temin edilen alacağın miktarı belirli değil veya değişken ise ipoteğin temin edeceği alacağın üst sınırı tayin edilerek gemi siciline tescil edilir. Türk Ticaret Kanunu’nda bu ipotek üst sınır ipoteği olarak anılmaktadır.
b. Birlikte Gemi İpoteği
Bir alacak için birden çok gemi ya da gemi payının ipotek edilmesine birlikte gemi ipoteği denir. Birlikte gemi ipoteğinde ipotek edilen gemilerden veya gemi paylarından her biri borcun tamamından sorumludur. Medeni Kanun’dan farklı olarak birlikte gemi ipoteğinde gemilerin aynı malike ait olması şart değildir.[9]
c. Kıymetli Evraka Bağlı Alacaklar İçin Tesis Edilen Gemi İpoteği
Kıymetli evraktan doğan alacakların gemi ipoteğiyle teminat altına alınması da malik ile ipotek alacaklısının anlaşması ve tescil ile olur.[10]Ancak bununla birlikte hamiline yazılı bir senede bağlı alacak bakımından gemi ipoteği tesisi için malikin sicil müdürlüğüne beyanda bulunması ve tescil yeterlidir. Bu durum TTK 1015. Maddesinde: “Hamiline yazılı bir tahvile bağlı alacağı teminat altına almak amacıyla gemi ipoteği kurulması için malikin sicil müdürlüğüne beyanda bulunması ve sicile tescil yeterlidir.”Şeklinde ifade edilmiştir.
d. Yabancı Para Üzerine İpotek
Başlıktan da anlaşılacağı üzere yabancı para ile ödenecek borçlar bakımından da gemi ipoteği tesisi mümkündür. Yabancı para üzerine ipotek özellikle yurtdışından kredi ile gemi satın alınmasını kolaylaştırmaktadır.
TTK 1015. Maddesinde düzenlendiği üzere yabancı para veya Türk parası karşılıklarının hesabında hesap günündeki Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının döviz alış kuru esas alınır. Rehin haklarının hangi yabancı para üzerinden kurulabileceği ise Hazine Müsteşarlığınca belirlenir.
e. Sabit Kıymetli İpotek
Türk parasıyla ödenecek borçlarda ipotekli geminin karşılayacağı borçların miktarı altın veya yabancı para ölçüsü ile belirlenebilir. Bu durum TTK 1016. Maddesinin ikinci fıkrasında:“Türk Lirasıyla ödenecek borçlarda ipotekli geminin karşılayacağı alacak ve ikincil borçların miktarı, altın veya yabancı para ölçüsü ile belirlenebilir.” Şeklinde ifade edilmiştir.
Bu noktada hem sabit kıymetli ipoteği hem de yabancı para ipoteği, TTK 1016. Maddesinde düzenlenen alacağın tutarının Türk parası ile ifade edileceği hükmünün istisnası niteliğindedir.
f. İnşa Halindeki Gemiler Üzerinde İpotek
Tersanede inşa edilmekte olan (yapı halindeki) gemiler üzerinde de ipotek tesis olunabilir. TTK. 1054. Maddesi: “Yapı hâlindeki gemiler üzerinde de ipotek kurulabilir. Omurgasının konulduğu andan kızaktan indirilinceye kadar, görünebilecek bir yerine ad ve numara konulmak suretiyle yapının açık ve sürekli bir şekilde ayırt edilmesi gerçekleştirildiği andan itibaren yapı hâlindeki gemi üzerinde ipotek kurulabilir. Tamamlandığında on sekiz gros tonilatodan ufak olacak yapılar üzerinde ipotek kurulamaz.”Hükmünü amirdir. Kanun maddesinde de açıkça bahsedildiği üzere, inşa edilmekte olan gemi üzerinde ipotek tesis edilebilmesi için geminin omurgasının konmuş, açıkça ve daimî şekilde ayırt edilebilir hale sokulmuş olması şarttır. Ayrıca tamamlandığında on sekiz gros tonilatodan ufak olacak yapılar üzerinde de ipotek tesis olunamayacaktır. Ayrıca bu ipoteğin tesis edilebilmesi için, yapı halindeki geminin sicile kaydolması gerekmektedir. Bu sicil, Türk gemi sicili olmayıp, yapı halindeki gemilere özgü olan sicildir.
Yapı hâlindeki gemiler üzerindeki ipotek, TTK m. 1020’de belirtilen hususları ve yapı malikinin mülkiyetine girmemiş olanlar hariç olmak üzere, tersanede bulunup yapımda kullanılacak olan ve bunun için işaretlenmiş bulunan malzemeleri de kapsamaktadır. Dolayısıyla yapı halindeki gemi ipoteğinin kapsamına; yapı halindeki gemi, yapı halindeki geminin payı, bütünleyici parçaları, eklentisi, kamulaştırma bedeli, tazminatlar, sigorta tazminatı ve yapıda kullanılacak olan malzemeler girmektedir.
Bu noktada tersane sahibinin kanuni ipotek hakkının, gemi ipoteği veya yapı ipoteğinden farklı bir ipotek türü olmadığına ancak hukuki sebep ve ipoteğin kurulmasında uygulanacak hükümler itibarıyla gemi ipoteği ve yapı halindeki gemi ipoteği hükümlerinden ayrıldığına dikkat edilmelidir.
VIII. Gemi İpoteğinin Sona Erdiği Durumlar
a. Alacağın Sona Ermesi
Gemi ipoteği, alacağa bağlı bir teminattır. Bir başka deyişle ipoteğin durumu alacak hakkının hukuki kaderine bağlıdır. Dolayısıyla İpotek hakkı feri hak olduğundan, alacak var olduğu sürece varlığını sürdürecek, alacak sonlandığı anda ise ipotek sona erecektir. Bu durum TTK 1044. Maddesinde:“Alacağın sona ermesi ile ipotek de düşer.”Şeklinde ifade edilmiştir.
Ancak bu durumun istisnası olarak TTK 1038. Maddesinin 6. Fıkrasında: “İpotek ile teminat altına alınmış bir borcu ödemesi sebebiyle, malike veya onun hukuki seleflerine rücu hakkına sahip olduğu oranda gemi ipoteği, gemi maliki olmayan borçluya geçer.” İfadelerine yer verilmiştir. Dolayısıyla Geminin maliki olmayan borçlu, ipotekle temin edilmiş borcu ödemesi sebebiyle malike rücu hakkına sahip ise ipotek sona ermeyecek, borcu ödeyene intikal edecektir.[11]
b. Feragat
İpotekli alacaklının ipotekten feragati ve bunun üzerine sicilden terkini ile ipotek düşer. Ancak ipoteğin feragat ile düşebilmesi için ipotek üzerinde hak sahibi olanların muvafakati şarttır. Bu durum TTK 1050. Maddesinde: “Şu kadar ki, ipotek üzerinde hak sahibi kişiler varsa onların da onayları şarttır”şeklinde ifade edilmiştir.
c. İpoteğin Süresinin Dolması
TTK 1051. Maddesinde: “Belli bir süre için kurulan ipotek, bu sürenin dolması ile düşer.” Şeklinde belirtildiği üzere, belirli süreli ipoteklerde sürenin dolması halinde ipotek düşecektir.
d. Alacaklı ve Malik Sıfatlarının Birleşmesi
TTK 1045. Maddesi: “Gemi ipoteği ile mülkiyetin aynı kişide birleşmesi ile ipotek düşer” hükmünü amirdir. Ancak maddenin devamında borçlunun gemi malikinden başka bir kişi olduğu veya alacak üzerinde bir rehin veya intifa hakkı bulunduğu takdirde ipoteğin devam edeceği düzenlenmiştir.
e. Alacaklı ve Borçlu Sıfatlarının Birleşmesi
TTK 1044. Maddesinin ikinci fıkrasında: “Alacaklı ve borçlu sıfatlarının aynı kişide birleşmesi, alacağın ödenmesi hükmündedir.” Şeklinde yer alan hüküm dolayısıyla alacağın sona ermesi ile birlikte ipotek de sona erecektir.
f. Tarafların Anlaşması
İpotekli alacaklı ile gemi malikinin, ipoteğin kaldırılması hususunda TTK 1015. Maddenin ikinci fıkrasında öngörülen şekilde anlaşmaları ve ipotek kaydının gemi sicilinden silinmesi ile ipotek sona erecektir. Ancak hak sahibi kişiler var ise onların da onaylarının şart olduğu unutulmamalıdır.
g. Mahkeme Kararı
Alacaklının kim olduğunun bilinmediği durumda, gemi siciline ipotekle ilgili olmak üzere yapılan son kayıttan itibaren on yıl geçtiği ve alacaklının hakkı bu süre içinde malik tarafından tanınmış olmadığı takdirde, alacaklı ilan yoluyla çağrılarak ipoteğin düşmesine karar verilebilir. Düşme kararının verilmesiyle ipotek sona erecektir.
h. Geminin Kurtarılamayacak Şekilde Batması
Bu durumda gemi malik lehine sigortalı değil ise ipotek sona erecektir. Ancak TTK 1022. Maddesinde yer alan “ipotek, sigorta tazminatını da kapsar”hükmü gereği sigorta tazminatı ipotek kapsamında kabul edildiğinden, gemi malik lehine sigortalı ise ipotek sigorta tazminatı üzerinden devam edecektir.
[1]Akt.AYYILDIZ, Fatma Reyyan, Gemi İpoteği ile Hava Aracı İpoteğinin Karşılaştırılması s. 3[2]Akt.AYYILDIZ, s. 11[3]KANER, İnci, Deniz Ticareti Hukuku, İstanbul 2018, s. 53[4]KANER, s. 58[5]ÖZGENÇ, Zeynep, Gemi Alacaklısı Hakkına Uygulanacak Hukuk Sorunu, s. 227[6]KANER, s.54[7]KANER, s.54[8]KANER, S. 55[9]KANER, s. 64[10]KANER, s. 65[11]KANER s. 62