Biyometrik Verilerin İşlenmesine İlişkin AYM Kararı Duyuruldu
19.04.2022 tarihinde 31814 sayılı Resmî Gazetede yayınlanan 2018/11988 başvuru numaralı Anayasa Mahkemesi Genel Kurul Kararı; Belediye Başkanlığı bünyesinde devlet memuru olarak çalışmakta olan başvurucunun, işyerinde parmak izi ile mesai takibine başlanılması üzerine uygulamanın hukuka aykırılığına ilişkin tüm başvuru yollarını tüketmesi ve nihai olarak Anayasa Mahkemesi’ne başvurması sonrasında alınan kararı ihtiva etmektedir. Anayasa Mahkemesi başvurucunun Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan özel hayata saygı hakkı kapsamındaki kişisel verilerin korunmasını isteme hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir.
Başvurucu çalıştığı Kurum’a yaptığı itirazın reddedilmesi üzerine, İdare Mahkemesinde idari işlemin iptali talebiyle dava ikame etmiştir. Mahkeme davanın kabulüyle, idari işlemin iptaline karar vermiştir. Bu karara karşı İdare tarafından İstinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, Bölge İdare Mahkemesi istinaf başvurusunun kabulü ile davanın reddine kesin olarak karar vermiştir.
Başvurucu itirazlarının temelini; parmak izinin bireyin fiziksel olarak belirlenmesini sağlayan kişisel bilgi olarak kabul edilmesi nedeniyle özel hayatın gizliliği kapsamında kaldığına, Anayasa’da ve uluslararası sözleşmelerde anılan hakkın korunduğu hususlarına dayandırmıştır.
Başvurucunun taleplerinin ret sebepleri ise özetle; kamu hizmetlerinin etkin ve verimli yürütülmesini kolaylaştırıcı etki sağlaması amacıyla idarelerce teknolojik sistemlerin kullanılmaya başlanmasının kamu yararına ve hizmet gereklerine uygun olduğu yönünde yoğunlaşmıştır.
Başvurucunun bireysel başvurusu üzerine alınan Anayasa Mahkemesi’nin ilgili kararında; özel hayata saygı hakkının Anayasa’nın 20. maddesinde koruma altına alındığı; devletin, kişilerin özel ve aile hayatına keyfî olarak müdahale etmemek ve üçüncü kişilerin haksız saldırılarını önlemekle yükümlü olduğu, özel hayata saygı hakkı kapsamında korunan hukuksal çıkarlardan birinin de bireyin mahremiyet hakkı olduğu ancak mahremiyet hakkının sadece yalnız kalma hakkından ibaret olmayıp bu hakkın, bireyin kendisiyle ilgili bilgileri kontrol edebilme hukuksal çıkarını da kapsadığı belirtilmiştir.
Ayrıca ilgili karar içeriğinde; Anayasa’nın 20. Maddesine atıfta bulunarak üçüncü fıkrasında herkesin kendisiyle ilgili kişisel verilerin korunmasını isteme hakkına sahip olduğu, bu hakkın kişinin kendisiyle ilgili kişisel veriler hakkında bilgilendirilmeyi, bu verilere erişmeyi, bunların düzeltilmesini veya silinmesini talep etmeyi ve amaçları doğrultusunda kullanılıp kullanılmadığını öğrenmeyi de kapsadığı ifade eden madde üzerinde durulmuştur. Bunun yanı sıra 6698 sayılı kanuna atıfta bulunulmuş olup, biyometrik verilerin kanunda özel nitelikli kişisel veri kategorisinde sayıldığı tekraren ifade edilmiştir.
Sonuç olarak parmak izinin bir biyometrik veri türü olduğundan ve belirli bir gerçek kişi hakkındaki bilgi kapsamına girdiğinden bu bilgilere erişilmesinin, bunların kullanılmasının ve işlenmesinin özel hayata saygı hakkı kapsamında kişisel verilerin korunmasını isteme hakkı yönünden incelenmesi gerekmektedir.
Ek olarak Anayasa’nın temel hak ve hürriyetlerin sınırlandırılmasının ancak kanunla yapılacağına ilişkin 13. maddesi, bir kanun hükmü olmaksızın yürütme ve idarenin bir hak ve hürriyeti ilk elden düzenleyici işlemle sınırlamasına izin vermemektedir.
İlgili karar devamında; özel nitelikli kişisel verilerin kanunda açıkça öngörülmesi hâlinde açık rıza aranmadan işlenebileceğinin söylenebildiğini bunun yanı sıra anılan düzenlemede rıza aranmadan veri işleme nedenleri arasında kurum veya kuruluşların mesai düzeni yer almadığını ve bu açıklamalar çerçevesinde somut olayda belediye çalışanlarının özel nitelikli kişisel veri kapsamında kalan parmak izlerinin kaydedilebilmesi ve bu verilerin kullanılabilmesi için bu durumun ayrıca ve açıkça bir kanun ile düzenlenmesi veya çalışanların açık rızalarının varlığı gerektiğini belirterek bu hususta ciddi bir çerçeve çizmiştir.
Akabinde; personel takip sistemi uygulanabilmesi için kanunlarda düzenlenmeyen hâllerde kişinin açık rızasının mevcut olması gerektiğinin altı çizilmiş ve ayrıca çalışanın rızasına dayanılarak özel nitelikli verinin işlenmesi hâlinde de elbette öncelikle Anayasa’nın 13. maddesi bağlamında kanunilik ilkesinin karşılanması gerektiği hususu belirtilmiştir. Bunun yanı sıra genel kurul; 6698 sayılı Kanun’un, belediye çalışanlarının parmak izlerini kaydetme ve parmak izi takip sistemiyle mesai takip etme yetkisini veren, bu konuyu açıkça düzenleyen bir kanun olmadığı ve çalışanın mesaiye uyumunun kontrolünde biyometrik verilerin işlenmesinin ve kullanılmasının anılan kanunlar ile ayrıca ve açıkça öngörülmediği hususları dikkate alındığında başvuruya konu müdahalenin kanunilik şartını sağlamadığı sonucuna varmıştır.
Tüm bu sebeplerle Anayasa Mahkemesi başvurucunun Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan özel hayata saygı hakkı kapsamındaki kişisel verilerin korunmasını isteme hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir.
Anayasa Mahkemesi, Kişisel Verileri Koruma Kurumu’nun konuya ilişkin ölçülülük ilkesine de dayandırarak vermiş olduğu ihlal kararlarına paralel şekilde karar vermiş olup, biyometrik verilerin işlenmesine ilişkin açık rıza kavramının önemi bir kez daha vurgulanmıştır.
İlgili karara ulaşmak için; https://kararlarbilgibankasi.anayasa.gov.tr/BB/2018/11988
https://kararlarbilgibankasi.anayasa.gov.tr/Basvurular/tr/pdf/2018-11988.pdf