Anonim Şirketlerde Genel Kurul Kararının Dürüstlük Kuralına Aykırılık Nedeniyle İptali (TTK m. 445)

  1. I. Genel Olarak

    Türk Ticaret Kanunu(TTK)’nun 423. maddesi uyarınca, “Genel kurul tarafından verilen kararlar toplantıda hazır bulunmayan veya olumsuz oy veren pay sahipleri hakkında da geçerlidir” hükmü düzenlenmiş bulunmaktadır. Ancak; bu düzenlemeden oy çokluğunu ellerinde bulunduranların istedikleri kararları alabilecekleri ve azınlık pay sahiplerinin de bu kararlara uymaktan başka bir imkânları bulunmadığı gibi bir anlam çıkarılamaz.

    Kanun koyucu hem oy çokluğunu ellerinde bulunduran pay sahiplerinin karar alma yetkilerini kanun ve ana sözleşme hükümleri ve dürüstlük kuralı ile sınırlanmış ve hem de kararlara uymakla yükümlü tuttuğu pay sahipleri ile şirket organlarını bu sınırların aşılmasına karşı dava hakkı ile donatmıştır. Nitekim, pay sahipleri ile yönetim kurulu ve ayrıca kararın uygulanması sorumluluklarına yol açtığı takdirde yönetim kurulu üyelerinden her biri kanun veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olan genel kurul kararları aleyhine iptal davası açabilirler1.

    TTK m. 445’e göre, iptal için kanuna, ana sözleşmeye veya dürüstlük kuralına aykırılık aranmış olduğuna göre, genel kurul kararının sadece şirketin veya pay sahiplerinin zararına olması iptal nedeni oluşturmayacaktır. Bir genel kurul kararının amaca elverişli veya şirket bakımından yararlı olup olmadığının takdiri kanun, ana sözleşme ve dürüstlük kuralı çerçevesinde genel kurulda oy çokluğunu ellerinde bulunduran pay sahiplerine aittir2. Ancak, oy çokluğunu ellerinde bulunduranlar bu haklarını haksız olarak kullanırlarsa; genel kurul kararının iptali davası açılması halinde aldıkları kararların iptali söz konusu olabilecektir.

    Genel kurur kararlarının TTK m. 445- 451 hükümlerine göre iptalinin maddi hukuk bakımından koşulları, bir genel kurul kararının bulunmasıbu genel kurul kararının kanuna, ana sözleşmeye ve dürüstlük kuralı esaslarına aykırı olmasıdır.

    Genel kurul kararları olağan veya olağanüstü genel kurullarda alınmış olsun, alınan kararların iptaline ilişkin davanın üç aylık süre içinde şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinde açılması gerekmektedir. Şirket merkezinin bulunduğu yer mahkemesi bu davada kesin yetkilidir3.

    TTK m. 445 uyarınca, genel kurul kararlarının iptaline ilişkin davaların üç aylık süre hak düşürücü süre içinde açılması gerektiğini ifade eden Yargıtay 11. Hukuk Dairesi karar şu şekildedir:

    Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, 2017/4590 E., 2019/3495 K., 07.05.2019 T.

    “…Bu durumda, sermaye arttırımı yönünden butlanı gerektirir bir genel kurul kararı söz konusu değildir. Bu nedenle de, alınan genel kurul kararlarının ancak iptali istenebilecektir. İptal davasının ise TTK 445. maddesi uyarınca karar tarihinden itibaren üç ay içinde açılması gerektiği, genel kurulun 26.10.2015 tarihinde yapıldığı ancak davanın 03.03.2016 tarihinde açılmış olduğu anlaşıldığından, üç aylık hak düşürücü süre içinde açılmayan davanın reddi gerekirken, İlk Derece Mahkemesince butlana tabi bir karar olduğuna kanaat getirilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, buna bağlı olarak Bölge Adliye Mahkemesi’nin davalının istinaf başvurusunun esastan reddine dair kararının bozulması gerekmiştir…”

    II. Genel Kurul Kararının Dürüstlük Kuralına Aykırılık Nedeniyle İptali

    TTK m. 445 hükmü uyarınca, dürüstlük kuralına aykırılık açıkça iptal edilebilirlik nedenleri arasında sayılmış bulunmaktadır. Sermaye ve oy çokluğuna sahip ortakların haksız kararlarıyla azınlık pay sahiplerinin haksızlığa uğramasına engel olunabilmesi için bu düzenleme yapılmıştır. Bu düzenlemeye göre, genel kurulda alınan karar, şirketin amaç ve çıkarı gereği olmaksızın oy çokluğunu elinde bulunduran kişilerin şahsi çıkarları ya da azınlık pay sahiplerini zarara uğratmak için alınmışsa; bu kararlar dürüstlük kuralına aykırı ve iptal edilebilir kararlardır4.

    Örneğin, şirketin mevcut durumu gerekli kıldığı takdirde yapılacak sermaye artışı TTK m. 445 kapsamında dürüstlük kuralına uygunken; şirketin sermaye yapılısı gerektirmediği halde yeterli ekonomik gücü bulunmayan pay sahiplerinin şirketteki sermaye ve pay oranlarını düşürmek için alınan artırım kararı dürüstlük kuralına aykırı olması sebebiyle iptal edilebilecektir.

    Sermaye artırımının dava konusu olması halinde somut olaya göre; TTK m. 445 hükmünle düzenlenen iptal şartlarından olan dürüstlük kuralına aykırılığın değerlendirilerek buna göre hüküm kurulması gerektiğini gösterir Yargıtay 11. Hukuk Dairesi kararı şu şekildedir:

    Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2018/4304 E., 2019/5672 K., 23.09.2019 T.

    “…Dava, şirket genel kurul kararlarının iptali istemine ilişkindir. Davacı, 11.02.2014 tarihli şirket olağan genel kurul kararlarının iptalini talep etmiştir. Mahkemece, sermaye artırımının dürüstlük kuralına aykırı olduğu gerekçesiyle genel kurul kararlarının tamamının iptaline karar verilmiş, karara yönelik istinaf başvurusu istinaf mahkemesi tarafından esastan reddedilmiştir. Ancak, mahkemece iptal edilen 11.02.2014 tarihli genel kurul kararlarının 4. maddesi 2013 yılı bilanço ve gelir tablosunun onaylanmasına ilişkin, 5. maddesi şirket müdürünün ibrasına ilişkin, 6. maddesi müdüre ücret ödenmemesine ilişkin, 8. madde ise TTK’nın 626. maddesi uyarınca izin verilmesine ilişkindir. Yerel mahkemece, genel kurulun 7. maddesi haricindeki diğer maddeler yönünden tartışma ve gerekçe yazılmaksızın 4, 5, 6 ve 8. maddelerinin iptaline karar verilmesi yerinde olmadığı gibi, istinaf dairesi tarafından da yazılı şekilde istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi isabetli değildir. Mahkemece, sermaye artırımına ilişkin 7. madde haricindeki diğer maddeler yönünden iptal şartlarının oluşup oluşmadığı konusunda ayrı ayrı değerlendirme yapılarak karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi isabetli olmadığından, kararın bozulması gerekmiştir…”

    1. Eşitlik İlkesi

    Eşitlik ilkesi hukukun genel ilkelerinden olup anonim ortaklık genel kurul kararlarının alım sürecinde de önem arz eden bir kuraldır. Nitekim ortaklık hukukunda, aynı hukuki konumda bulunan pay sahipleri, aynı nimete sahip ve aynı külfete tabi olmalıdırlar. TTK’nın “Eşit işlem ilkesi” başlıklı 357’nci maddesinde de tüm pay sahiplerinin eşit şartlarda eşit işleme tabi tutulması gerektiğini düzenlemiş bulunmaktadır. Eşitlik ilkesi, Türk Medeni Kanunu m. 2’de düzenlenen dürüstlük kuralının anonim ortaklıklar hukukundaki yansımasıdır. Nitekim eşitlik ilkesine aykırılık, dürüstlük kuralına aykırılık oluşturacaktır5.

    1. Hakların Sakınılarak Kullanılması İlkesi

    Dürüstlük kuralı çerçevesinde, hakların başkalarına zarar vermeden veya en az zarar verecek şekilde kullanılması gerekmektedir. Bu durumda, hakların kullanılmasında birden çok seçenek varsa; bunlardan başkalarına zarar vermeyen veya en az zarar veren seçenek tercih edilmelidir. Şöyle ki; genel kurulda şirketin meşru yararı gereği bir karar alınırken, bu yararı sağlayacak birden çok seçenek mevcutsa; bunlardan azınlık ve münferit pay sahipleri için zararsız veya en az zararlı olan seçenek karara bağlanmalıdır. Aksi halde; alınan genel kurul kararı iptal edilebilir bir karar olabilecektir6.

    Genel kurul kararının iptali değerlendirilirken; ilk derece mahkemesi tarafından, pay sahiplerinin vazgeçilmez nitelikteki kârdan pay alma haklarının ihlal edilip edilmediğine ilişkin değerlendirme yapılmaksızın karar verilmesi Yargıtay 11. Hukuk Dairesi tarafından bozma sebebi teşkil etmiştir:

    Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, 2018/2906 E., 2020/94 K., 07.01.2020 T.

    “…Mahkemece, genel kurul tarafından yönetim kurulu üye seçimi ve ücret belirlenmesi hususunda karar alınmasında yönetim kurulu üyelerinin oy kullanamayacağına dair bir yasak söz konusu olmadığı gerekçesiyle davacının iptal talebinin reddine karar verilmiş, davacı vekilinin ücretin fahiş olduğuna dair itirazları hakkında herhangi bir değerlendirme yapılmamıştır. Bölge Adliye Mahkemesi ise, yanılgılı şekilde ilk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmalar istinaf aşamasında ileri sürülemez diyerek, davacının ilk derece mahkemesindeki söylemlerini gözden kaçırmıştır. Bu durumda, mahkemece, yönetim kurulu başkan üyeleri için belirlenen aylık ücretin fahiş olup olmadığının değerlendirilmesi, bu değerlendirme yapılırken de genel kurulun düzenlendiği dönemde şirketin ortaklık yapısı, finansal durumu, şirketin geçmiş uygulamaları, ortaklık yapısı ve mali durum açısından davacı şirketle aynı-benzer durumda bulunan şirketlerin yöneticilerinin aldığı emsal ücretler göz önünde bulundurulup karşılaştırılmak suretiyle yönetim kurulunun harcadığı emek ve mesai ile orantılı, pay sahiplerinin vazgeçilmez nitelikteki kârdan pay alma haklarını da ihlal etmeyecek şekilde tespiti, bu itibarla davalı şirketin defter ve kayıtları celp edilip açıklanan şekilde araştırma ve değerlendirme yapılıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir…”

    III. İptal Davası Açabilecek Kişiler

    TTK m. 445 düzenlemesinde, “446 ncı maddede belirtilen kişiler, kanun veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olan genel kurul kararları aleyhine, karar tarihinden itibaren üç ay içinde, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinde iptal davası açabilirler.” ifadesi yer almaktadır. Bununla birlikte, iptal davasının kimler tarafından açılabileceği TTK m. 446’da düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye göre, pay sahipleri, organ sıfatıyla yönetim kurulu ve kişisel sorumluluğa sebebiyet verebilecek olması halinde yönetim kurulu üyelerinden her biri iptal davası açabilirler. Ancak; pay sahiplerinin sermaye artırımını dava edebilmeleri için kural olarak toplantıda karara karşı olumsuz oy kullanmış olmaları ve muhalefetlerini toplantı tutanağına geçirtmiş olmaları gerekmektedir.

    Sadece karara karşı olumsuz oy kullanılması yeterli olmayıp dava açılabilmesi için; muhalefetlerin toplantı tutanağına geçirilmesi gerektiğini gösterir Yargıtay 11. Hukuk Dairesi kararı şu şekildedir:

    Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/2074 E., 2021/3208 K., 01.04.2021 T.

    “…Ayrıca, Bölge Adliye Mahkemesince sermaye arttırımına neden gerek duyulduğunun açıklanmaması ve davacılar paylarının düşürülmesi nedeniyle TMK 2. madde gereğince de kararın batıl sayılması gerektiği sonucuna varılmışsa da kanuna, esas sözleşme hükümlerine ve dürüstlük kuralına aykırılık halleri TTK’nın 445. maddesinde “iptal” sebebi olarak gösterilmiş olup, devam eden TTK 446. maddesi gereğince de anılan karara olumsuz oy veren ve bu muhalefetini tutanağa geçirten kişiler tarafından iptal davası açılabilecektir. Buna karşın somut olayda, anılan karar aleyhinde davacılar tarafından olumsuz oy verilmişse de oylama sonrasında tutanağa geçirilen muhalefetleri bulunmadığı gibi, 6102 Sayılı TTK 447. maddesinde genel kurul kararlarının butlan halleri düzenlenmiş olup, sayılan butlan hallerinin hiç birinin somut olayda bulunmadığı da açıktır. Anılan düzenlemeler karşında davaya konu 2014 yılı Olağan Genel Kurulu’nda sermaye artırımına ilişkin kararın, yazılı şekilde butlanına karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir…”

    MOROĞLU, Erdoğan, Anonim Ortaklıkta Genel Kurul Kararlarının Hükümsüzlüğü, On İki Levha Yayıncılık, 7. Baskı, İstanbul, 2014, s. 189.
    MOROĞLU, s. 195.
    ERİŞ/Gönen, Ticari İşletme ve Şirketler, Seçkin, 3. Baskı, 2017, C.2, s. 2273.
    MOROĞLU, s. 226.
    5 MOROĞLU, s. 227-228.
    PULAŞLI/Hasan, Şirketler Hukuku Genel Esaslar, Adalet Yayınevi, 5. Baskı, Ankara, 2017, s.399; MOROĞLU, s. 226.

Bu konu hakkında daha fazla bilgi için:

Av. Neşem Nazlı Aksoy
Av. Neşem Nazlı AksoyKıdemli Avukat
Av. Emre Ramazan Atasoy
Av. Emre Ramazan AtasoyAvukat

Lütfen paylaşmak istediğiniz platformu seçin.