Alacağın Devri

Alacağın devri, Türk Borçlar Kanunu’nda düzenlenen bir kanun hükmü veya tarafların anlaşması veya hukuki ilişkinin niteliği engel olmadıkça, alacak hakkını borçlunun rızası aranmaksızın üçüncü bir kişiye devredilmesi işlemidir. Alacağın devri uygulamada oldukça fazla başvurulan bir Borçlar Hukuku müessesesi olması sebebiyle büyük önem arz etmektedir.

Konusu ve Kapsamı

Alacağın devri, bir borç ilişkisinde alacağın alacaklı tarafından bir başka kişiye devredilmesidir. Alacağın devri TBK m.183’ de düzenlenmiştir. Alacaklı, bir kanun hükmü veya tarafların anlaşması veya hukuki ilişkinin niteliği engel olmadıkça, alacak hakkını borçlunun rızası aranmaksızın üçüncü bir kişiye devredebilir (TBK 183/1). Eski borçlar kanunumuzda bu kuruma ‘’alacağın temliki’’ adı verilmiş ise de yeni düzenleme de temlik yerine devir kelimesi tercih edilmiştir.

Alacağın devri her şeyden önce asıl hakkı kapsar. Devir kapsamı içinde yer alan yan haklar arasında özellikle işlemiş faizlerle teminat hakları bulunur. Alacaklının kişiliğine özgü olmayan öncelik hakları da devir kapsamına girer. Devreden ayrıca devralana alacak senedi ile ispat aracı niteliğindeki delilleri teslim etmek ve hakkını kullanması için gerekli gözüken bilgileri de vermek zorundadır1.

Devrin konusu yalnız borç ilişkisinin içerdiği alacak olup sözleşme ilişkisinin kendisi değildir. Sözleşmeden doğan borç ilişkisi, alacağın devri yoluyla devredilmez.

Alacağın devrini, bir borç ilişkisinin içerdiği tüm hak ve borçlarla birlikte devrinden, özellikle de sözleşmenin devrinden ayırmak gerekmektedir. Borçlunun borç ilişkisiyle ilgili irade beyanlarının muhatabı, devirden önce olduğu gibi, devirden sonra da alacağı devreden ilk alacaklıdır. Borçlunun irade sakatlığı nedeniyle iptal beyanını veya bir satış sözleşmesinde ayıplı bir şeyin tesliminden dolayı sözleşmeden dönme beyanını, devreden alacaklıya karşı bizzat borçlunun yönetmesi gerekir2.

Yargıtay 19. HD. E. 2008/1366, K. 2008/3451, T. 04.04.2008

‘’…Alacağın temliki ile alacak hakkı, bunu devralan üçüncü kişiye geçer. Böylece devralan daha önce temlik edene ait olan alacak hakkını kesin olarak iktisap eder, bunun üzerinde “tasarruf etme” yetkisini kazanır. Temlik eden alacaklının da bu aşamadan sonra artık tasarruf hak ve yetkisi bulunmadığından, bu alacağa dayalı olarak herhangi bir hukuki işlem yapması mümkün değildir. Bu durumda temlik işlemi ile temlik eden, borç ilişkisinden çıkar ve onun yerine alacaklı sıfatıyla alacağı devralan üçüncü kişi geçer.”

Çeşitleri

Kanuni Devir

Bir alacağın kanundan dolayı bir alacaklıdan üçüncü bir kişiye geçmesine kanuni devir denir. Alacağın kanuni devrinin tipik örneği mirastır.

Yargısal Devir

Bir alacağın alacaklını irade beyanına ve herhangi bir şekle gerek olmadan hâkim kararıyla bir başka kişiye geçmesine, yargısal devir denir. Hâkimin paylı veya elbirliği halindeki malvarlığı ilişkilerinin giderilmesi ve paylaşmaya ilişkin kararı, yargısal devre örnektir.

İradi Devir

Alacağı devredenle devralan arasında yapılan devir sözleşmesi uyarınca alacağı doğrudan doğruya devralana geçiren devir türüne ‘’iradi veya rızai devir’’ denir. Gerçek anlamda alacağın devrinden amaç iradi devirdir.

Devre İlişkin Şartlar

Esasa İlişkin Şartlar

Sözleşme, tarafların birbirine uygun geçerli irade beyanları ile kurulur.

Usule İlişkin Şartlar

Devir sözleşmesi yazılı şekilde yapılmadığı sürece geçersizdir. Yazılı şekilden maksat, adi yazılı şekildir. Yazılı şekil şartının yerine getirilebilmesi için, sadece borç altına giren tarafın, yani alacağın devrinde devredenin beyan ve imzası yeterlidir. Buna karşılık devralanın irade beyanının yazılı şekilde olması şart değildir.

Yargıtay 15. HD. E. 2010/5099, K. 2011/7046, T. 30.11.2011

“…Alacağın temliki yazılı şekle tabidir ve şekil sıhhat ( geçerlilik ) şartıdır. Temlik senedinde, alacaklının temlik iradesinin bulunması ve bunu imzası ile teyit etmesi zorunludur. Somut olayda dava dosyasına yazılı temlik sözleşmesi ibraz edilmemiştir. Fatura kesilmiş olması ve fatura bedelinin ödendiğinin de kooperatifin kabulünde bulunması temlikin varlığını kabule yeterli olmadığı gibi, yasada öngörülen şekilde yapılmamış olması nedeniyle geçersiz olan temlik işlemini de geçerli hale getirmemektedir.”

Borcun İfası

Devir ile birlikte alacak hakkı borç ilişkisinin daha önce taraf olmayan ancak devir neticesinde; borç ilişkisinde alacaklı taraf olan devralana geçer.Borçlu, alacak hakkını kaybetmiş olan eski alacaklıya yapacağı ifa ile kural olarak borcundan kurtulamaz, sadece borç olmayan bir şeyi ifa etmiş olur3. Borçlu şartlar oluştuğu takdirde iyi niyetli ifa (TBK 186)ve tevdi ile borçtan kurtulma (TBK 187/f.1)yolu ide de borçtan kurtulabilir.

Yargıtay 19. HD. E. 2008/1366, K. 2008/3451, T. 04.04.2008

‘’…Alacağın temliki ile alacak hakkı, bunu devralan üçüncü kişiye geçer. Böylece devralan daha önce temlik edene ait olan alacak hakkını kesin olarak iktisap eder, bunun üzerinde “tasarruf etme” yetkisini kazanır. Temlik eden alacaklının da bu aşamadan sonra artık tasarruf hak ve yetkisi bulunmadığından, bu alacağa dayalı olarak herhangi bir hukuki işlem yapması mümkün değildir. Bu durumda temlik işlemi ile temlik eden, borç ilişkisinden çıkar ve onun yerine alacaklı sıfatıyla alacağı devralan üçüncü kişi geçer.”

Yargıtay 11.HD. E. 2010/14998, K. 2010/13106, T. 22.12.2010.

‘’… Dava, temellük edilen alacağın tahsili istemine ilişkindir. BK.’ nin 162 vd. maddeleri uyarınca temlik akdi yapılır yapılmaz, alacak temlik alana geçer ve artık borçlu alacağın temlikinin kendisine bildirilmesinden önce iyi niyetle yaptığı ödemeler dışında temellük alana ödeme yapmaksızın borcundan kurtulamaz. Borçlunun temellük alana değil de, temlik edene yapmış olduğu ödeme nedeniyle borcundan kurtulamayacağı sonucuna varılmakla birlikte esasen, aynı sonuca, MK’ nin 2. maddesi uyarınca da ulaşılması mümkündür.’’

Devrin Borçluya Zarar Vermemesi Kuralı

Alacağın devredilmesi, borçlunun durumunu ağırlaştıramaz. Borçlu, alacaklıya karşı hangi koşullarda borçlu ise, bu koşullarda yeni alacaklıya karşı borçlu olacaktır. Devrin borçluya zarar vermemesi kuralının bir sonucu olarak borçlu, eski alacaklıya karşı ileri sürebileceği savunmaları alacağı devralmış olan yeni alacaklıya karşı da ileri sürebilecektir.

Borçlunun Gerçekleştirebileceği Savunmalar

Borçlu devri öğrendiği sırada devredene karşı sahip olduğu savunmaları (def’ileri), devralana karşı ileri sürebilir. Borçlu yalnız devredene karşı değil, devralana karşı da haiz olduğu her türlü kişisel defi ve itirazları da ileri sürebilir.Borçlunun devralana karşı sahip olduğu def’i (savunma) hakkı geniş anlamda def’i hakkı olup hem teknik anlamdaki def’iler hem de itirazlar girer4.TBK m. 188/2’ye göre borçlu, devralana karşı takas ileri sürme hakkına da sahiptir.

Yargıtay 14. HD. E. 2007/15153, K. 2007/15915, T. 13.12.2007

‘’…Yüklenici arsa payı karşılığı inşaat yapım sözleşmesine göre kazandığı şahsi hakkını üçüncü kişilere alacağın temliki yoluyla devredebilir. Arsa sahipleri yükleniciye karşı ileri sürebilecekleri itiraz ve def’ileri temlik edenlere karşı da ileri sürebilirler.”

1EREN, Fikret, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 24. Baskı, Ankara, Yetkin Yayınları, 2019, s. 1385
2 EREN, s.1371
3 OĞUZMAN, Kemal –    ÖZ Turgut, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 13. Bası, İstanbul, Vedat Kitapçılık, 2018, C.2 s. 581
4 OĞUZMAN-ÖZ, s. 587

Bu konu hakkında daha fazla bilgi için:

Av. Emre Atasoy
Av. Emre AtasoyAvukat

Lütfen paylaşmak istediğiniz platformu seçin.