Kamu Sağlığı Bakımından Hasta – Hekim İlişkisinde Sır Saklama Yükümlülüğü

Kamu Sağlığı Bakımından Hasta – Hekim İlişkisinde Sır Saklama Yükümlülüğü

Hemen hemen tüm dünyada görülmekte olan Korona Virüsünün, Dünya genelinde 22.000’den fazla kişinin ölümüne neden olduğu ve 110’dan fazla ülkede görüldüğü, Dünya Sağlık Örgütü tarafından “Pandemi” olarak ele alındığı görülmektedir. Söz konusu Virüsün birçok hukuk alanında olduğu gibi Tıp Hukuku bakımından da değerlendirilmesi gereken birtakım hususlar mevcuttur. Özellikle Sağlık sektörünü yoğun biçimde etkileyen Korona Virüsü, hasta-hekim ilişkisindeki sır saklama yükümlülüğününfarklı bir boyutta incelenmesini zaruri hale getirmiştir.

I. Meslek Sırrı Kavramı

Meslek sırrı; bir mesleğin yapılması sırasında öğrenilen, sır sahibi tarafından açıklanmaması öngörülen ve gerçekte başkaları tarafından bilinmeyen, bireyin özel yaşamına ilişkin bilgi ve olay olarak tanımlanır.

Hastaya ait bilgilerin saklanması Hipokrat Andından günümüze kadartıpta yaklaşık 2500 yıldan beri mesleki bir değer olarak kabul edilmiş bir esastır. Hekimlik gibi kişinin yaşam alanına giren mesleklerde kişinin gizli ve özel sırları hakkında edinilen bilgilerin meslek sırrıolarak saklanması zorunludur.

Meslek sırrının konusu, hekimin doğrudan doğruya hastasına karşı söz konusudur. Hastasının yakınının hastalığını öğrenmesi durumunda hekim sır saklama yükümlülüğüne tabi olmayacaktır.

Belirtmek gerekir ki; meslek sırrı yalnızca hastanın aktardıklarından ibaret değildir.Bazen anlatılmayan ve hasta açısından sır niteliğine haiz durum veya olaylar hekim tarafından uygulanan tedavi sırasında öğrenilebilir. Hekim bu şekilde öğrendiği sırları da saklamakla yükümlüdür.

II. Sır Kavramının Kapsamı

Hukuki değerlendirmelerde hangi bilgilerin sır olarak kabul edileceği önemli bir konudur.

Sahibinin açıklanmamasında yarar gördüğü ve başkaları tarafından daha önce bilinmeyen hususlara sır denir. Herkesçe bilinen şeyler sırrın konusu olamaz. Dolayısıyla sır, herkes tarafından bilinmeyen ve açıklanması sahibinin şeref ve menfaatine zarar verme tehlikesi gösteren hususları kapsar.

Bu anlamda sır;

  • Toplumun ayıplaması, tiksinmesine yol açan
  • Hastanın ekonomik durum ve geleceğini etkileyen
  • Saklanmasında yarar (hastaya göre) bulunan

Bilgi ve olaylar olarak kabul edilebilir. 

III. Sırrın Açıklanabileceği Haller

  • Hastanın onam vermesi,
  • Yasa tarafından açık biçimde istenmesi ve
  • Sırrın saklanmasının hasta ya da öteki insanların yaşamını tehlikeye sokması

Durumlarında hastanın kişilik haklarının zedelenmemesi koşuluyla, hekim bu sırrı saklamakla yükümlü olmayabilir.

Dünya Hekimler Birliği Hasta Hakları Bildirgesinde de gizli bilgilerin, ancak hasta onam verirse ya da yasa tarafından açık biçimde istenirse açıklanabileceği, hasta açık bir onam vermedikçe kendisi hakkındaki bilgilerin ancak bilmesi gereken sağlık çalışanlarına açıklanabileceği bildirilmiştir.

IV. Sır Saklama Yükümlülüğünün İstisnaları

Hastaya ait bilgilerin gizliliğinin korunması kuraldır ancak mutlak bir yükümlülük değildir.

  1. Hastanın Rızası

Hekim, sır saklama yükümlülüğü kapsamına giren bilgileri, bu bilgilerin açıklanmasında bir yarar olması kaydıyla hastanın rızası varsa açıklayabilir. Hekimin hastasının vücut bütünlüğüne karşı yapacağı eyleminin hukuka uygunluğu için gerekli olan rızanın, hastanın sırrı niteliğindeki bilgilerin açıklanması için gerekli olmaması düşünülemez.

  1. Sırrın Saklanmasıyla Başkalarının Yaşamsal Tehlike Olasılığı Bulunduğu Haller (Toplum Sağlığı)

Halk sağlığını ilgilendiren problemler konusunda tedbir alınması hayati önem arz etmektedir. Türk hukuk sistemimizde kamu yararı bireysel yarardan daha üstün tutulmaktadır. Dolayısıyla hastanın mahremiyet hakkı ile toplum sağlığının çatışması halindehekim, hastayla ilgili sır saklama yükümlülüğüne rağmen bu hastalıklara yakalanan hastayı bildirmek zorunda kalabilir.

Türk Tabipler Birliği Hekimlik Meslek Etiği Kuralları Madde 9:

“Hekim, hastasından mesleğini uygularken öğrendiği sırları açıklayamaz. Hastanın ölmesi ya da o hekimle ilişkisinin sonra ermesi, hekimin bu yükümlülüğünü ortadan kaldırmaz.

Hastanın onam vermesi ya da sırrının saklanmasının hasta ya da öteki insanların yaşamını tehlikeye sokması durumunda, hastanın kişilik haklarının zedelenmemesi koşuluyla, hekim bu sırrı saklamakla yükümlü değildir.”

Sağlık Çalışanları İçin Sağlık Hizmetinde Gizliliğe ve Mahremiyete İlişkin Avrupa Rehber Kurallarının 22. Maddesine göre, üçüncü kişilerin haklarının daha ağır bastığı ve bu hakların korunması amacıyla açıklama yapılmasının gerekli olduğu durumlarda, her bir olgu kendi özellikleri üzerinden değerlendirilmelidir. 

V. SONUÇ

 Koronavirüs taşıma hasta bakımından hasta-hekim ilişkisinde söz konusu teşhis ve tedaviye ilişkin süreçler sır niteliğinde olabilse de gelinen aşama itibariyle anılan salgın hastalığın dünya genelinde halk sağlığını tehdit eden boyutlarda olduğu açıktır.

Hastanın sırrının saklanmasının öteki insanların yaşamını tehlikeye sokması durumunda, hastanın kişilik haklarının zedelenmemesi koşuluyla, hekim bu sırrı saklamakla yükümlü olmayabilecektir.Dolayısıyla toplum sağlığı açısından zarar tehlikesinin yüksek, aynı zamanda yakın olduğu ve zararın engellenebilmesi bakımından açıklama yapılmasından başka çarenin olmadığı durumlarda hekimler üçüncü kişileri sır saklama yükümlülüğüne tabi olmaksızın bilgilendirebilecektir.

Bu konu hakkında daha fazla bilgi için:

Av. Neşem Nazlı Aksoy
Av. Neşem Nazlı AksoyKıdemli Avukat
Av. Mustafa Fahrettin Yazıcı
Av. Mustafa Fahrettin YazıcıStajyer Avukat

Lütfen paylaşmak istediğiniz platformu seçin.