Kambiyo Senetlerinde Aval Verenin Hukuki Sorumluluğu (TTK m. 700-702)

  1. I. Genel Olarak

    Aval, kambiyo bedelinin tamamen ya da kısmen güvence altına alındığı bir kambiyo taahhüdüdür1. Aval, kambiyo hukukuna ilişkin şahsi ve nitelikli bir teminattır. Bu nedenle avale “poliçe kefaleti” de denilmektedir2. Aval veren, kambiyo senedinin (poliçe, çek ve bono) diğer borçlusu ile borçtan müteselsilen sorumlu olur. Aval vererek bono bedelini teminat altına alan kişiye avalist denir3.

    Aval verecek olan bir üçüncü kişi olabileceği gibi, bonoda zaten imzası bulunan, diğer bir deyiş ile bono nedeniyle sorumluluk altına girmiş bulunan bir kişi de olabilir (TK m.700/f.2). Örneğin, esasen sorumluluk altında bulunan düzenleyen, cirantalardan herhangi biri lehine aval verebileceği gibi, senede sonradan katılmış bir ciranta, düzenleyen lehine aval verebilir4.

    Aval bono ile sorumluluk altına girmiş kişi lehine verilebilir. Aval, sorumluluk altına girdiği bonoda gözüken bir kişi lehine verilebilir. Ancak; henüz bono ilişkisine dahil olmamış ya da daha önce dahil olmakla beraber, sorumluluğu bertaraf edilmiş bir kişi lehine aval verilemez5. 

    II. Avalde Şekil ve Avalin Geçerliliği

    Aval şerhi, kambiyo senetlerinde senet üzerine veya alonja yazılır (TTK m. 701/f.1) Senedin ön yüzüne, senet metninin altına ya da alonja atılan imza da aval hükmündedir.

    Bir ticaret şirketinin yetkili temsilcisinin şirket kaşesinin üzerine birden fazla imza atmış olması ikinci imzaya ilişkin olarak aval hükümlerinin uygulanmasına sebep olmamakla birlikte; şirketin kaşesi dışında başka bir yere atılan(açığa atılan) imza avale ilişkin hüküm doğurabilir ve  böyle bir halde şirket temsilcisi avalist olarak müteselsilen sorumlu olur6.

    Avalin geçerli olabilmesi için; senette borcu olan bir kimse için verilmiş olması şarttır. Dolayısıyla senette borçlu olmayan biri için aval verilmiş olur ise bu aval geçersizdir7. Aşağıda yer alan Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 04.03.2008 tarihli kararında da senette borçlu olmayan bir kişi için verilen avalin geçersiz olduğu yönünde hüküm kurulmuştur: 

    Yargıtay 12. Hukuk Dairesi, 2008/1110 E., 2008/4016 K, 04.03.2008 T.

    “…TTK.’nun 614. maddesi hükmüne göre aval veren kimin için taahhüt altına girmiş ise tıpkı onun gibi sorumludur. Ayrıca, bonoda lehine aval verilen kimse mutlaka bono borçlusu olmalıdır. Bonoda sorumlu olarak görülmeyen bir kimse için verilen aval geçersizdir ( Prof. Dr. Fırat ÖZTAN, Kıymetli Evrak Hukuku, sayfa 802 ). Somut olayda, muteriz borçlu senette keşidecinin imzasının bulunmadığını ileri sürmektedir. Keşidecisinin imzasının bulunmaması halinde, keşideci için aval vermiş olan şikayetçi senet bedelinden dolayı sorumlu tutulamaz…”

    Aval verilen kişinin sahip olduğu mutlak defiler, kural olarak aval veren tarafından hamile karşı ileri sürülemez. Bunun iki istisnası vardır. İlk istisna, aval verilenin poliçedeki taahhüdünün şekle ait bir sebeple geçersiz olması(TTK m.702/f.2); ikinci istisna poliçe tutarının aval verilen tarafından ödenmiş olması veya takas edilmesidir8.

    Aval veren, borcun bir kısım için sorumlu olacağına ilişkin şart düzenleyebilir. Bu, poliçedeki bedelin sadece bir kısmının avalle güvence altına alındığı anlamını taşır. Aval, normal şartlarda poliçe bedelinin tamamı için verileceğinden; kısmi avalin açık bir şerhle ifade edilmesi gerekmektedir9.

    Bir sermaye şirketinin borçlu olduğu aval verilen bir kambiyo senedinde, şirketinin çift imzayla yetkili olması ancak senette tek imza olması halinde; şirket bu senetten sorumlu olmasa da avalist sorumlu olur. Bunun nedeni, burada kambiyo hukukuna ilişkin bir aykırılığın değil şirketler hukukundaki şirketin temsili ve borç altına girmesi hususuna ait bir şekle aykırılığın mevcut olmasıdır. Bu nedenle; kambiyo senedi geçerli olmaz ve senetteki tek imza sahibi olan aval, avalist sıfatıyla borçtan sorumlu olur. Konuya ilişkin Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 28.03.2021 tarihli kararı da bu yöndedir:

    Yargıtay 12. Hukuk Dairesi, 2010/24220 E., 2011/4756 K, 28.03.2011 T.

    “…Somut olayda takibe konu senetlerde, keşideci konumunda bulunan D… Sağlık Hiz. A.Ş. ‘ni ilzam edecek yeterli imzanın bulunmaması sebebiyle keşideci şirketin borçtan sorumlu olmaması, aval verenlerin sorumluluğunu etkilemez. Bir başka ifadeyle keşideci şirket belirtilen sebeple borçtan sorumlu olmasa bile aval veren M. K. takibe konu senetlerdeki borçtan sorumludur. O halde avalist ( borçlu )M. K.’nın borca itirazının reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile itirazın kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsizdir…”

    III. Aval Verenin (Avalistin) Kambiyo Borcundan Sorumluluğu

    Avalist, sorumluluğu başladığı anda hamile karşı senet dolayısıyla sorumluluk altına girmiş olan diğer kişilerle beraber müteselsil borçlu sıfatıyla sorumlu olur10.

    Avalist, bağımsız bir taahhüt altına girdiği için lehine aval verdiği kişiye ait kişisel def’ileri ileri süremez. Ancak; kendisinin sahip olduğu kişisel def’iler varsa bunları ileri sürebilir. Avalist, senet dolayısıyla sorumlu olan kişinin haklarına sahiptir. Senet bedelini ödemesi halinde aval verdiği kişiye ve ona karşı senet gereğince sorumlu olanlara karşı senetten doğan haklara sahip olacaktır (TK m.702/f.3)11.

    Bono üzerine, “kefil” ibaresi konulsa bile bu aval olarak nitelendirilir. Bu durumda, aval veren bononun lehine aval verdiği diğer borçlusuyla birlikte müteselsilen sorumlu olur12. Bono üzerine, “kefil” ibaresi yazılsa dahi bunun aval olarak değerlendireceği ve aval verenin asıl borçluyla birlikte müteselsilen borçtan sorumlu olacağını gösterir yerleşik Yargıtay içtihatları şu şekildedir:

    Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, 2020/3466 E., 2021/4415 K., 25.05.2021 T.

    “…Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamına göre, kambiyo senedinde imzası olan kişilerin üzerinde kefil ibaresi bulunsa dahi aval olarak nitelendirileceği aval verenin bonoda kimin için taahhüt altına girmiş ise onun gibi sorumlu olacağı, TTK’da düzenlenmiş olup Türk Ticaret Kanununda özel hükümler olması nedeniyle kambiyo senetlerinde Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 24.05.2017 tarih ve 2017/1012 Sayılı kararı ile de belirtildiği üzere avalde Borçlar Kanun’un 584. maddesinde düzenlenen eşin rızasına ilişkin kefalet hükümlerinin uygulanmayacağı gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiştir.Karara karşı asıl ve birleşen dava davacılar vekili tarafından temyiz kanun yoluna başvurulmuştur. Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, asıl ve birleşen dava davacılar vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde değildir…”

    Yargıtay 12. Hukuk Dairesi, 2019/12986 E., 2019/17365 K., 03.12.2019 T.

    “… Bono üzerine “kefil” ibaresi konsa dahi bu, aval olarak nitelendirilir ve aval veren, bononun diğer borçlusu ile birlikte müteselsilen sorumlu olur (TTK 701/3). TTK’nın 724/1. maddesi hükmü gereğince “Kambiyo senetlerinde müteselsil borçluluk esası olduğundan, bu tür senetlerde imzası olan herkes, hamile karşı müteselsilen sorumludur…”

    Aval taahhüdünün geçerliliğinin, lehine aval verilen kişinin borcunun geçerliliğine bağlı değildir. Aval verenin sorumluluğu ana borçtan bağımsız olup avalistin borçluya ait def’ileri ileri sürme hakkına sahip değildir13. Kefalet alacaklı ve borçlu sıfatlarının birleşmesiyle sona ererken; avalin borcu alacaklı ve borçlu sıfatlarının aynı kişide birleşmesiyle sona ermez14. Aşağıda ilgili kısımlarına yer verdiğimiz, 20.04.2018 tarihi Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu kararında, senette yer alan hak ile bu hakkın oluşmasına neden olan temel borç ilişkisi arasında herhangi bir bağlılık olmadığı,  avalin borçlu ve alacaklı sıfatlarının aynı kişide birleşmesiyle sona ermeyeceği ifade edilmiştir:

    Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu, 2017/4 E., 2018/5 K. 20.04.2018 T.

    “… f)Alacaklı ve borçlu sıfatlarının aynı kişide birleşmesi ile (TBK m. l35) aval borcu sona ermezken, asıl borcu sona erdiren bu durum ferî nitelikteki kefaleti sona erdirir.

    g) Avalist ödeme ile alacaklıya halef olmaz, sadece kıymetli evrak hukukuna özgü ve sadece poliçeden doğan haklarla sınırlı bir rücu hakkı elde eder (TTK m. 702). Ancak aval verenin bu hakları kazanabilmesi için ödeme zorunluluğu nedeni ile ödeme yapmış olması gerekir. Bu kapsamda ödeme zorunluluğu olmaksızın müracaat hakkını kaybetmiş olan bir hamile ödemede bulunan avalist, poliçeden doğan bu hakları da kazanamaz. Oysa kefil, alacaklıya ifada bulunduğu ölçüde, onun haklarına halef olur (TBK m. 596/1)…”

    IV. Avalde Eş Rızasının Gerekip Gerekmediğine İlişkin Değerlendirme

    Türk Borçlar Kanunu’nun 603. maddesi uyarınca, “Kefaletin şekline, kefil olma ehliyetine ve eşin rızasına ilişkin hükümler, gerçek kişilerce, kişisel güvence verilmesine ilişkin olarak başka ad altında yapılan diğer sözleşmelere de uygulanır.” hükmü düzenlenmiş bulunmaktadır.

    TBK m. 603 hükmünün aval için de uygulanıp uygulanmayacağına ilişkin doktrin ve yargısal içtihatlarda tartışmalar bulunmaktaydı. Bu sebeple Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun içtihatları birleştirme gereği hasıl olmuş ve Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 20.04.2018 tarih ve 2017/4 E., 2018/5 K. sayılı kararı ile kefalette eşin rızasına ilişkin TBK m. 584 maddesindeki düzenlemenin TBK m. 603. maddesi uyarınca “aval” için uygulanmasının gerekmediğine karar verilmiştir15. Böylece yargısal içtihatlardaki tartışmalara da son verilmiştir:

    Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu, 2017/4 E., 2018/5 K., 20.04.2018 T.

    “…Tarafların başka adlar altında akdedecekleri sözleşmelerle kefalete ilişkin şekil şartlarını dolanmaya çalışmaları elbette aval için de benzer endişeleri gündeme getirebilmektedir. Ancak alacağı güvence altına alabilmek için kambiyo senetlerinde de aval dışında başvurulabilecek farklı yöntemlerin mevcudiyeti tartışmasızdır. Hâl böyle olunca ailenin ekonomik bütünlüğüne yönelebilecek tehditlerin her zaman için Türk Medeni Kanunu’nun hakkın kötüye kullanılmasını engelleyen 2’nci maddesi ile bertaraf edilmesi mümkündür.

    Yukarıdan beri açıklanan yasal düzenlemeler, yargısal ve bilimsel içtihatlarla bu çerçevede yapılan değerlendirmeler sonucunda “kefalette eşin rızasına ilişkin Türk Borçlar Kanunu’nun 584’uncu maddesindeki düzenlemenin aynı Kanunun 603. maddesi uyarınca ‘aval’de uygulanmasının gerekmediği” yönünde 20.04.2018 günü oy çokluğu ile üçüncü görüşmede karar verildi.” 

    V. Sonuç

    Aval, kambiyo bedelinin tamamen ya da kısmen güvence altına alındığı bir kambiyo taahhüdüdür. Avalist, sorumluluğu başladığı anda hamile karşı senet dolayısıyla sorumluluk altına girmiş olan diğer kişilerle beraber müteselsil borçlu sıfatıyla sorumlu olur. Bono üzerine, “kefil” ibaresi konulsa bile bu aval olarak nitelendirilir. Bu durumda, aval veren bononun lehine aval verdiği diğer borçlusuyla birlikte müteselsilen sorumlu olmaktadır. Aval için eşin rızası şart değildirAval şerhi, poliçede (bono, çek) senet üzerine veya alonja yazılır. Senedin ön yüzüne, senet metninin altına ya da alonja atılan imza da aval hükmündedir. Avalist, bağımsız bir taahhüt altına girdiği için lehine aval verdiği kişiye ait kişisel def’ileri ileri süremez. Aval verilen kişinin sahip olduğu mutlak defiler, kural olarak aval veren tarafından hamile karşı ileri sürülemez. Bu durumun iki istinası olup ilk istisna, aval verilenin poliçedeki taahhüdünün şekle ait bir sebeple geçersiz olması; ikinci istisna poliçe tutarının aval verilen tarafından ödenmiş olması veya takas edilmesidir. Avalist, senet dolayısıyla sorumlu olan kişinin haklarına sahiptir. Senet bedelini ödemesi halinde aval verdiği kişiye ve ona karşı senet gereğince sorumlu olanlara karşı senetten doğan haklara sahip olacaktır.

     

    ÜLGEN, Hüseyin /HELVACI, Mehmet/KAYA, Arslan/NOMER ERTAN, N. Füsun, Kıymetli Evrak Hukuku, Vedat Kitapçılık, 11. Bası, İstanbul, 2019, s. 182.
    2 PULAŞLI/Hasan, Kıymetli Evrak Hukukunun Esasları, Adalet Yayınevi, 7. Baskı,  Ankara, 2019, s.206.
    ÜLGEN/HELVACI/KAYA/NOMER ERTAN, s. 182.
    PAROY, Reha/TEKİNALP, Ünal, Kıymetli Evrak Hukuku Esasları, Vedat Kitapçılık, 23. Bası, İstanbul, 2019, s. 221.
    PAROY/TEKİNALP, s. 221.
    PULAŞLI, s. 208-209.
    PULAŞLI, s. 210.
    PULAŞLI, s. 211.
    PAROY, s. 223.
    10 ÜLGEN/HELVACI/KAYA/NOMER ERTAN, s. 184.
    11 PAROY/TEKİNALP, s. 223.
    12 ÜLGEN, Hüseyin/HELVACI, Mehmet/KENDİGELEN, Abuzer/ARSLAN, Kaya, Kıymetli Evrak Hukuku, 12. Levha Yayıncılık, 9. Baskı, İstanbul, 2014, s.170.
    13 PULAŞLI, s.206; ÜLGEN/HELVACI/KAYA/NOMER ERTAN, s. 185.
    14 PULAŞLI, s.208.
    15 PULAŞLI, s. 214-215.

Bu konu hakkında daha fazla bilgi için:

Av. Neşem Nazlı Aksoy
Av. Neşem Nazlı AksoyKıdemli Avukat
Av. Emre Ramazan Atasoy
Av. Emre Ramazan AtasoyAvukat