Borçlunun Tasdik Edilen Konkordato Projesine Aykırı Davranması Halinde Alacaklılar Tarafından Başvurulabilecek Hukuki Yollar

  1. GİRİŞ

    Ekonomik güçlük içerisine düşen bir şirketin iflasının önüne geçmek amacıyla borçlu tarafından konkordato başvurusunda bulunabilmektedir. Bu süreçte konkordato projesi hazırlanmakta ve proje, mahkemenin tasdik kararı ile bağlayıcı hale gelmektedir. Ancak borçlunun ödemeleri konkordato projesi kapsamında yapmaması halinde aşağıda kısaca değinildiği üzere alacaklının başvurabileceği birtakım hukuki yollar bulunmaktadır.

    I. KONKORDATONUN KISMEN FESHİ

    2004 Sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (“Kanun”) 308/e maddesi ile borçlunun tasdik edilen konkordato projesine aykırı hareket ederek ifada bulunmaması halinde alacaklıya konkordatonun feshini talep etme hakkı tanınmıştır;

    “Kendisine karşı konkordato projesi uyarınca ifada bulunulmayan her alacaklı konkordato uyarınca kazanmış olduğu yeni hakları muhafaza etmekle birlikte konkordatoyu tasdik eden mahkemeye başvurarak kendisi hakkında konkordatoyu feshettirebilir.

    Fesih talebi üzerine verilecek hükmün tebliğinden itibaren on gün içinde istinaf yoluna başvurulabilir. Bölge adliye mahkemesi kararına karşı tebliğ tarihinden itibaren on gün içinde temyiz yoluna başvurulabilir.”

    Alacaklının kısmen fesih yoluna başvurabilmesi için konkordatonun tasdiki kararının kesinleşmesinin gerekip gerekmediğine ilişkin ise kanunda açık bir düzenleme bulunmamakla birlikte İstinaf Mahkemesi kararları da farklı yönde olabilmektedir.

    İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi’nin 23.09.2021 Tarihli, 2021/917 E. 2021/1034 K. Sayılı Kararı şu şekildedir;

    “Dava, İİK’nın 308/e bendi uyarınca konkordatonun kısmen feshine ilişkindir… Borçlunun kendisine yüklenemeyecek kusurlardan dolayı ödeme projesinde belirtilen günde, borcunu ödeyememiş olması, fesih davasının reddini gerektirmeyip, borçlunun TBK’nın 138 maddesinden yararlanması mümkün değildir. Diğer taraftan tasdik kararının kesinleşmediği ve dosyanın temyiz incelemesinde bulunduğu görülmektedir. İİK’nın 308/c maddesi uyarınca kabul edilen projede öngörülmediği sürece tasdik edilen konkordato derhal bağlayıcılık kazanmaktadır. Tasdik edilen konkordatonun derhal bağlayıcılık kazanması karşısında tasdik kararının kesinleşmesinin aranmasının gerekmediği, konkordato projesi ile büyük bir özveriye katlanmak zorunda kalan alacaklıların, bir de kendilerine karşı konkordato projesi uyarınca ifada bulunulmaması halinde tasdik kararının kesinleşmesini beklemenin ticari hayatın olağan akışına uygun düşmeyeceği de dikkate alınarak mahkemece davacı alacaklı yönünden konkordatonun feshine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir…”

    Ancak işbu karara muhalefet şerhi düşülmüş olup muhalif görüş aşağıda yer almaktadır;

    MUHALEFET ŞERHİ Dava, İİK’nın 308/e bendi uyarınca konkordatonun kısmen feshine ilişkindir… Henüz tasdik kararı kesinleşmemiş bir konkordato alacaklısı, mahkemenin hükmünde ödemelere kararın kesinleşmesinden önce başlanacağı açıkça karara bağlanmış olsa bile, ödemenin zamanında ve gereği gibi yapılmadığından bahisle konkordatonun feshi için başvuramaz. Zira kesinleşmemiş bir konkordatonun tasdiki kararının kanun yolu aşamasında ortadan kalkma ihtimali bulunduğundan alacaklının bu şekilde konkordatonun feshi talebinde bulunmasında hukuki menfaati yoktur (Ö. Ulukapı, Konkordatonun Feshi, 1998 baskı, sh. 218, M.Coşkun, Konkodato ve İflas, 2. Baskı, sh.249). Buna göre konkordatonun feshini talep etmek bakımından tasdik kararının kesinleşmiş olması şartını da aramak gerektiği, somut olayda tasdik kararının henüz kesinleşmediği gözetildiğinde mahkemece bu nedenle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmadığından karara muhalif kaldığıma dair görüşümü bildiririm.”

    Aynı konuda Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi’nin 01.09.2021 Tarihli, 2021/867 E. 2021/1080 K. Sayılı Kararı ise şu şekildedir;

    “Bu sırada tasdik kararının kesinleşmesinin gerekip gerekmediği, mülga 300. maddenin aksine yeni m. 308/c, f. 1, c. 1 hükmüyle birlikte değinilmesi gereken meselelerdendir. Zira artık proje, tasdik kararıyla birlikte, alacaklılarını (ve doğal olarak borçlusunu) aksi alacaklılarınca oylanıp kabul edilen projede öngörülmediği sürece derhâl bağlamaktadır. Bu hâlde, ilk bakışta önceki dönemden farklı olarak konkordatonun kısmen feshi bakımından kesinleşmesinin de aranmayacağı söylenebilmekle beraber bu sonuç, yüzeysel kalacaktır. Zira Kanunun bu kez 308/a maddesinde öngörülen kanun yolu denetiminden geçemeyen bir projenin, tasdik edilmekle başta bağlayıcılık kazanmış olsa da, anılan özelliğini sürdürmesi zaten mümkün olamayacak; takiben feshini istemek de gerekmeyecektir. Kısacası, konkordatonun feshini talep etmek bakımından her hâlükârda [kesinleşmekle işlerlik kazanacak projeler içinse kaçınılmaz olarak, m. 308/c, f. 1, zira bu son hâlde elde, işler hâlde olup da ihlâl edildiğinden feshi istenebilecek bir proje de bulunmamaktadır], tasdik kararının kesinleşmiş olması şartını da aramak gerekir. .(YENİ KONKORDATO HUKUKU 7100 ve 7155 Sayılı Kanunlarla Değişik İcra ve İflas Kanunu m.285-309 Şerhi sayfa 636 )”

    Bu halde; tasdik kararının kesinleşmesinin gerekip gerekmediği hususunda yerleşik bir içtihadın bulunmadığı görülmektedir. Konkordatonun kısmen feshi davasının ödenmesi gereken borcun vadesinden itibaren 10 yıllık zamanaşımı içinde açılması gerekmektedir. Görevli ve yetkili mahkeme ise konkordatonun tasdikine karar vermiş olan Ticaret Mahkemesidir. İnceleme neticesinde konkordatonun kısmen feshine karar verilmesi fesih yalnızca talep eden alacaklı bakımından sonuç doğurmaktadır.

    II. KONKORDATONUN TAMAMEN FESHİ

    Kanun’un 308/f maddesi ile konkordatonun tamamen feshi düzenlenmektedir;

    “Her alacaklı, kötü niyetle sakatlanmış konkordatonun feshini tasdik kararını vermiş olan mahkemeden isteyebilir.
    Konkordatonun tamamen feshi kararı kesinleştiğinde durum 288 inci madde uyarınca ilân edilir ve ilgili yerlere bildirilir.
    308 inci madde hükmü bu hâlde de uygulanır.”

    Konkordatonun dürüst olmayan davranışlar ile oluşturulması halinde her alacaklı tamamen fesih yoluna başvurabilmektedir. Dürüst olmayan davranışlara örnek olarak ise; borçlunun bazı alacaklılar ile gizlice anlaşması, gerçek olmayan muvazaalı alacaklar yaratarak konkordatonun tasdiki içi gereken çoğunluğu sağlaması gösterilebilir. Konkordatonun tamamen feshi yönünde hüküm kurulması halinde tüm alacaklılar alacaklarını tam olarak talep edebilecek ve takip yoluna başvurabilecektir.

    II. İCRA TAKİBİ

    Konkordatonun tasdikinden sonra, her alacaklı, kendisine karşı konkordato şartları çerçevesinde borçlar ödenmediği takdirde, borçluya karşı takip yapabileceği, konkordatonun sadece kendisi bakımından feshini de talep edebilir. Bu durum, konkordatonun sadece bir alacaklı için feshini gerektirir.1

    Yargıtay’ın eski tarihli kararlarında da bu yönde hüküm kurulmuştur;

    “Kendiliğinden ödeme yapmayan borçlu hakkında alacağın yine konkordato şartlarına göre tahsilini temin için cebri icra yoluna başvurulmasını kanun önlemiş değildir.” [İİD. 03.02.1970 T. E: 1191, K: 1228 – İBD. 1970/1-2, s:106 (www.e-uyar.com)]

    Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin aşağıda yer alan kararında ise konkordatonun feshi kararı alınmaksızın alacaklarının tamamı için takibe devam olunmayacağı yönünde hüküm kurulmuştur;

    “İİK.nun 307. maddesinde açıklandığı gibi, kendisine karşı konkordato şartları ifa edilmeyen her alacaklı konkordato mucibince iktisap etmiş bulunduğu yeni hakları muhafaza etmekle beraber konkordatoyu tasdik eden mahkemeye müracaatla kendisi hakkında konkordatoyu feshettirebilir. Tetkik konusu olayda alacaklının konkordato şartlarının ihlal edildiğini bildirip mahkemeden fesih kararı almadıkça takibin yürütülemeyeceği nazara alınmadan, mücerret ihlal edildiğinden bahisle icra takibinin anılan madde gereğince yürütülmesini isteyemeyeceği düşünülmeden şikayetin reddolunması isabetsiz temyiz itirazları yerinde görüldüğünden merci kararının İİK.nun 366. ve HUMK.nun 428. maddeleri uyarınca ( BOZULMASINA ), 22.10.1990 gününde oybirliğiyle karar verildi.” [Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 22.10.1990 Tarihli, 1990/2430 E. 1990/10285 K. (www.e-uyar.com)]

    Bu halde konkordato projesine aykırı davranılması halinde borçlu aleyhine doğrudan icra takibi yapılıp yapılmayacağına ilişkin farklı görüşler bulunmakla birlikte Talih Uyar’ın bu husustaki yorumu şu şekildedir;

    “Kendisine, konkordatodaki şartlara aykırı olarak hiç ya da zamanında ödeme yapılmamış olan alacaklı “fesih davası” açmak yerine, alacağının tamamı için değil, konkordato gereğince talep edebileceği tutar için “icra takibi” de yapabilir. Yüksek mahkeme aksi görüşte olup “taksitlerin ödenmediğini” iddia eden bir alacaklının, «konkordatonun kendisi bakımından feshine dair karar almadan, icra takibinde bulunamayacağını» belirtmiştir…2

    B. SONUÇ

    Konkordato projesi tasdik kararı ile bağlayıcı hale gelmekte olup borçlunun proje kapsamında yükümlülüklerini yerine getirmesi gerekmektedir. Alacaklı; borcun proje kapsamında ödenmemesi halinde yukarıda özetle belirtilen yasal yollara başvurabilmektedir.

    1  PEKCANITEZ, Hakan; ATALAY, Oğuz; SUNGURTEKİN ÖZKAN, Meral; ÖZKES, Muhammet; İcra ve İflas Hukuku Ders Kitabı, On İki Levha Yayıncılık, 6. Bası, s. 512.

    2  UYAR, Talih; Yeni Konkordato Hukukumuzun Temel İlkeleri, Ankara 2019, s. 149.

Bu konu hakkında daha fazla bilgi için:

Av. Serap Gülşah Beyaztaş
Av. Serap Gülşah BeyaztaşKıdemli Avukat
Av. Beyza Candan
Av. Beyza CandanStajyer Avukat