COVID-19 Nedeni ile İş Yerinde Toplu İzin Uygulaması Hakkı
COVID-19 Nedeni ile İş Yerinde Toplu İzin Uygulaması Hakkı
COVID-19 salgını küresel ölçekte; ekonomik, siyasal ve sosyal alanlarda olumsuz etki ve sonuçlarıyla domino etkisi oluşturmuştur. Söz konusu salgının gerek serbest piyasa gerek kamu bazında iş gücünü, çalışma şartlarını etkilemeye başladığı ve tedbir olarak hukuki düzenlemelere gidilme ihtiyacını arttırdığı görülmektedir. Epideminin etkilerinin önüne geçebilmek amacı ile çalışma şartlarında kamu sağlığını korumak adına iş hukukunda düzenlenmiş olan “toplu izin” uygulaması gündeme gelmiştir.
Nitekim, Türk İş Hukuku bakımından, fesih son çaredir ve fesihten önce işverenin çalışan sayısını azaltması (işçi çıkarmak) şeklinde alınacak tasarruf tedbiri haricinde, başka tasarruf tedbirlerine başvurup başvurmadığı önem arz etmektedir. Şu hâlde “shut-down” olarak da isimlendirilen, “toplu izin” uygulaması işçilerin haklarını korumak açısından önemli bir tedbirdir.
Toplu İzin Uygulaması ve Yasal Dayanağı
Toplu izin uygulaması; Yıllık Ücretli İzin Yönetmeliği’nin 10. Maddesinde düzenlenmiş olup; işveren veya işveren vekilince Nisan ayı başı ile Ekim ayı sonu arasındaki süre içinde işçilerin tümü veya bir kısmını kapsayacak şekilde uygulanabilecek bir haktır. Toplu izin uygulaması genellikle üretim sahasında faaliyet yürüten yabancı sermayeli ya da ithalat/ihracat işleri yürüten işyerleri için yaz aylarında gündeme gelmektedir.
Yönetmelik uyarınca; bu uygulamaya gidildiğinde, izin kurulu izin çizelgelerini, toplu izne çıkacak işçiler aynı zamanda izne başlayacak ve Kanunun 53. maddesindeki izin sürelerine ve yol izni isteklerine göre her işçinin izin süresinin bitimini gösterecek biçimde düzenleyecek ve ilan edecektir.
İşveren tarafından toplu izin uygulamasının benimsenmesi halinde çalışanlar bu uygulamaya katılmakla yükümlü ise de yönetmelik kapsamında bir kısım işçiler toplu izin uygulaması dışında tutulabilir. Bu durumda ise uygulama; işyerindeki araç, gereç, donatım veya makinelerin bakımı, hazırlanması, temizlenmesi veya güvenliğinin sağlanması gibi zorunlu durumlar için yeterli sayıda işçiyi işin dışında tutma olarak ele alınmaktadır. Bu süreçte alınacak hijyen önlemleri, işyerinin hazırlanması, temizlenmesi ve güvenliğin sağlanması için işverenin bir kısım işçileri dışarıda tutmasını zorunlu kılmaktadır.
Şu hâlde toplu izin uygulamasının, COVID-19 epidemisi döneminde uygulamaya konulmasından bahsedilebilecektir. Bu uygulamanın tercih edilmesinin en önemli nedenlerinden birisi de şüphesiz; yıllık ücretli izne hak kazanmak için işyerinde en az bir yıllık kıdem süresine sahip olmak gerekirken, toplu izin kullanımından işyerindeki kıdem süresi henüz bir yılı doldurmamış olan işçilerin de yararlanabilmesidir.
Toplu İzin Uygulaması Mekanizmasının İşletilmesi
İzin hakkı nispi emredici nitelikte bir hak olup mutlak emredici nitelikte değildir. Bu nedenle yıllık izin sisteminin işçi lehine revize edilmesi imkan dahilindedir. Her ne kadar toplu izin uygulaması genellikle yıllık periyotta belirli zaman aralığında faaliyette bulunan işyerleri için gündeme gelmekteyse de; dışsal etkilerden kaynaklanan zorlayıcı sebep-Covid-19 etkisi nedeni ile bir çok işyerinin faaliyetinin azaldığı yahut durduğu görülmektedir. Bu süreçte, işçilerin izin hakkı kullanımlarına dair hukuk kurallarının işçi lehine genişletilerek yorumlanması söz konusu olabilecektir.
Coronavirüs ile ilgili konjonktürel durum belirginlik kazanıncaya dek, alternatif bir uygulama olarak işveren tarafından toplu izin uygulamasına gidilerek; işçilere yıllık izinleri kullandırılabilir. Unutulmamalıdır ki; izin hususuna dair tedbirler feshin son çare olması ilkesine uygun olarak kademeli bir şekilde uygulanmalıdır. İşveren öncelikli olarak alternatif hak uygulamalarını işletmelidir. Dolayısıyla işveren tarafından bu çerçevede değerlendirilebilecek uygulamalardan biri olan toplu izin uygulamasının işletilmesi önem ihtiva etmektedir.